Gönül Sultanları.com >  Evliya Nasihatleri > Yarabbi sen bizleri affeyle > Sabır nedir?
Sabır nedir?
Hallac-ı Mansur var ki, büyük bir evliyadır.
Hal ehli kimse olup, kerametleri vardır.

Bir gün dörtyüz kişiyle hac yoluna çıktılar.
Bir miktar yol gidince, hepsi çok acıktılar.

Ve Hallac-ı Mansur’a ettiler ki şöyle arz:
(Şimdi kelle kebabı olsaydı yerdik biraz.)

O, hemen arkasına uzanarak tek elle,
Aldı hem taze pişmiş, iki pide, bir kelle.

Kafilede olanlar, dörtyüz kişi idi tam.
O pide ve kebaptan, hepsine etti ikram.

Birinin de bir kuşu var idi, bir gün öldü.
Böyle çok üzgün iken, bu veli onu gördü.

Buyurdu ki: (Üzülme, izni ile Allah'ın,
İstiyorsan dirilip, canlansın o hayvanın.)

O, (İsterim) deyince, dua etti anında.
Kuş birden canlanarak yürüdü yanlarında.

Yine Hallac-ı Mansur, sekr halinde, bir zaman,
(Enelhak) kelimesi çıkıverdi ağzından.

(Ben Hakk’ım) manasına gelse de bu kelamı,
Onun, bunu demekten, bu değildi meramı.

(Ben yokum, Allah vardır) demek murad etmişti.
Lakin bunu, bu sözle ifade eylemişti.

Zira Sekr halindeydi bunu söylediğinde.
Yani aklı, şuuru tam değildi yerinde.

O devrin âlimleri, onun bu kelamını,
Suç sayıp, hapsettiler bu Allah adamını.

Sonra, sevdiklerinden biri gitti yanına.
Ve (Sabır nedir?) diye, bir sual sordu ona.

O da, ayaklarını birbirine bağlayan,
O kalın zincirlere, işaret etti o an.

Sonra şöyle buyurdu: (Şudur ki asıl sabır,
Ben, şu kalın zincire bakarsam, o açılır.)

Ve hemen o zincire bir nazar etti o an.
O anda kalın zincir, kopuverdi ortadan.

O kimse, şaşkınlıkla bakıyorken, o ara,
Nazar etti bu defa karşıdaki duvara.

Onun bakışı ile, kayboldu birden duvar.
O an, Dicle nehrinin kenarında oldular.

Biraz sonra, zindana getirdi yine onu.
Ona, böyle anlattı sabrın ne olduğunu.

Demek istemişti ki: Bütün bunlara rağmen,
Sabredip, gitmiyorum yine hapishaneden.

www.gonulsultanlari.com