Gönül Sultanları.com >  Evliya Nasihatleri > Tuzsuz taş yalamaya benzer > Keramet sahibiydi
Keramet sahibiydi
Allah adamlarından Abdullah-ı Dehlevi,
İnsanları, hak yola davet eden bir veli.

Bir gün, Resulullaha olan muhabbetinden,
Dayanamaz bir hale geldi çok hasretinden.

O aşk ile ağlayıp, etti o gün sabahı.
O gece, rüyasında gördü Resulullahı.

Büyük bir muhabbetle varınca önlerine,
Sevgiyle sarıldılar, hemen birbirlerine.

Bir gün, Delhi camii imamının evladı,
Hasta olup, doktorlar bir çare bulamadı.

Babası, rüyasında gördü ki o günlerde,
Abdullah-ı Dehlevi bulunuyor o evde.

Ve hasta çocuğuna, ediyor birşey ikram.
Sabahleyin gördü ki, oğlu sıhhattedir tam.

Kıymetli bir hediye alaraktan eline,
Bu büyük veli zatın, geldi ziyaretine.

O, tebessüm ederek buyurdu ki: (Bu nedir?
Bu geceki hizmetin, yoksa ücreti midir?)

Talebeden biri de, bir yere gidiyordu.
Bir ara, üstadını yanında görür oldu.

Buyurdu: (Hızlı yürü, uzaklaş kafileden.
Basacak haramiler kafileyi geriden.)

O, hızlanıp gidince bir hayli mesafeyi,
Arkadan soyguncular, bastılar kafileyi.

Talebeden biri de anlatır ki şöylece:
Abdullah Dehlevi’yi rüyada gördüm gece.

Henüz tanımıyordum o zaman bu veliyi.
Beni davet eyledi ziyarete Delhi'yi.

Bulunduğum diyar da, çok uzaktı Delhi'den.
Lakin duramıyordum onun muhabbetinden.

Hiç bir şey dinlemeyip, o gün düştüm yollara.
Lakin yolu şaşırıp, çok üzüldüm o ara.

Ne tarafa gideyim diye düşünür iken,
Rüyada gördüğüm zat, önüme çıktı birden.

Bana yolu gösterip, kayboldu tekrar yine.
Henüz onu görmeden, kavuştum himmetine.

Bir gün de, hastalandı bir çocuk talebeden.
Gelip dua istedi, babası bu veliden.

Lakin dua etmedi oğluna o kişinin.
O ise anlamadı hikmetini bu işin.

Düşünürken ne için dua etmiyor diye,
Buyurdu ki: (Oğluna Allah rahmet eyleye.)

Anladı ne sebepten dua etmediğini.
Öğrendi döndüğünde vefat eylediğini.

Bir talebesinin de amcasını, hükümdar,
Suçsuz yakalatarak, hapsetti apar topar.

O da hemen gelerek, Abdullah Dehlevi’ye,
Anlattı üzülerek (İş böyle böyle) diye.

Buyurdu ki: (Oraya gönder de birisini,
Çıkarıp alıp gelsin hapisten kendisini.)

Dedi: (Hapishanenin dışı ve içi bile,
Sarılmış çok sayıda asker ve bekçi ile.)

Buyurdu ki: (Evladım, siz sözümü dinleyin.
Gidip hapishaneden onu alın ve gelin.)

(Peki) deyip, biriyle gitti hemen oraya.
Amcasını alarak, çıkardı dışarıya.

O kadar bekçi, asker, o kadar muhafızlar,
Girip çıktıklarından, haberdar olmadılar.

www.gonulsultanlari.com