Gönül Sultanları.com >  Evliya Nasihatleri > Şimdi bulunan gibi, gelmemiştir dünyaya > Mümin, harama bakmaz
Mümin, harama bakmaz
Talebesinden biri anlatır ki: Bir gün ben,
Arvas'a gidiyordum yürüyerek köyümden.

İki köy arasında, uzun bir dere vardı.
İnsanlar, o dereden geçip gidiyorlardı.

Arvas'a bir an önce varmak düşüncesiyle,
Giderken, bir adam da gelirdi zevcesiyle.

Geçtik birbirimizi az sonra selamlaşıp.
Lakin bir uygunsuz iş yaptım ben haddi aşıp.

Zira şeytan, vesvese verip bana ansızın,
Dedi ki: (Dön de bir bak hanımına şu şahsın.)

Ben dahi aldanarak şeytan vesvesesine,
Dönüp baktım arkadan, adamın zevcesine.

Daha sonra Arvas'a vasıl oldum nihayet.
Hemen Seyyid Fehim’i gidip ettim ziyaret.

Mübarek huzuruna girer girmez ben ama,
Buyurdu ki: (Müslüman, asla bakmaz harama.

Arkadan olsa bile, günahı çok bu işin.
Yabancı kadınlara hiç bakma bunun için.)

Yine o anlatır ki: Bir akşam namazında,
O imamdı, ben dahi var idim arkasında.

Seyyid Fehim okurken Fatiha suresini,
Ben dahi yapıyordum içimden tefsirini.

Beni, namazdan sonra çağırdı huzuruna.
Gayet ciddi olarak buyurdular ki bana:

(Sen müfessir misin ki tefsire kalkıyorsun?
Tefsirle uğraşırsan, sonra helak olursun.)

Sonradan anladım ki gayet iyi olarak,
Benim haddim değilmiş tefsir ile uğraşmak.

Bir gün de, en değerli, yüksek talebeleri,
Olan Abdülhakim-i Arvasi hazretleri,

Anlatır ki: Üstadım, sohbet etti bir gece.
Hiç öyle olmamıştı bir sohbet daha önce.

Öyle feyiz, bereket saçılmıştı ki o an,
Sandım ki, çok derece elde ettim o zaman.

Hatta sanki ne varsa ondan edineceğim,
Hepsini verdi bana, o gece Seyyid Fehim.

Bu düşünce içinde geçtiyse de o gecem,
Velakin sabahleyin, düzeldi bu düşüncem.

Zira Seyyid Fehim’in yanına vardığımda,
Bir elma ağacının otururdu altında.

Bana onu gösterip, sordu: (Bu, ne ağaçtır?)
Cevaben arz ettim ki: (Bir elma ağacıdır.)

Buyurdu: (Bu ağacın gövde ve dalları var.
Her dalında, ayrıca var yüzlerce elmalar.

Eğer bir meyve kurdu, bir elmanın içine,
Girerek nüfuz etse sonra çekirdeğine,

Ve o kurt, çekirdeğin yese bir miktarını,
Hiç yemiş sayılır mı ağacın tamamını?

Bu yolda da, az bir şey edinince bir kişi,
Hemen zannetmemeli bitirdim ben bu işi.

Ele geçen az şeye, etmemeli kanaat.
Daha çok yükseklere açmalı insan kanat.)

Üstadım, sabahleyin buyurunca böylece,
Yanlış düşündüğümü anladım ben o gece.

Ve onun himmetiyle, daha çok gayret ettim.
Çok büyük mürşid idi üstadım Seyyid Fehim.

www.gonulsultanlari.com