Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > Hastalıkta şifa vardır > Hasan’a bin dirhem verin!
Hasan’a bin dirhem verin!
Hazret-i Ömer’in “radıyallahü teâlâ anh” halifelik devriydi.
Bir gazadan zaferle dönülmüş, çok fazla ganimet elde edilmişti.

Ganimet taksiminde Halife bizzat bulunuyor, her erin hissesini kendi tayin ediyordu.
Bir ara hazret-i Hasan “radıyallahü teâlâ anh” geldi.

Halife onu hürmetle karşılayıp, emretti memurlara:
- Hasan’a bin dirhem verin!

Hemen takdim ettiler hissesini.
Bir müddet sonra da hazret-i Hüseyin “radıyallahü teâlâ anh” geldi.

Halife, onu da tazim ve hürmetle karşılayıp emretti yine:
- Hüseyin’e de bin dirhem verin!

Ona da bin dirhem verip gönderdiler.
Sonra kendi oğlu Abdullah geldi.
Ve istedi hissesini.

Hazret-i Ömer emretti:
- Beşyüz dirhem verin!

Ancak Abdullah, pek memnun olmamıştı bundan.
Belli ki az bulmuştu hissesini.

Edeble arzetti:
- Babacığım, Hasan’la Hüseyin’e bin’er dirhem verdiniz, bana ise beşyüz dirhem. Halbuki ben yetişkin bir gencim. Resulullah efendimizle birlikte nice cenklere katılmış, o Serverin önünde kahramanca savaşıp nice başlar kesmişim. Hiçbir cenkten de geri durmamışım. Buna rağmen bana az verdiniz. Hikmeti nedir?

Hazret-i Ömer şefkatle baktı oğluna:
- Evladım, sen kendini Hasan ve Hüseyin’le nasıl bir tutarsın ki, onların babaları Aliyyül Mürteza, anneleri hazret-i Fatıma, dedeleri Resul-i mücteba’dır.
- Evet babacığım.

Sen onlarla bir misin?

Hazret-i Ömer devam etti:
- Onların, Cafer-i Tayyar ve Ukayl gibi amcaları, Ümmü Gülsüm ve Rukayye gibi teyzeleri var. Hem onlar Resulullah efendimiz aleyhisselamın elinde büyüdüler.

Ve sordu oğluna:
- Sen hâlâ kendini onlarla bir mi tutuyorsun?

Abdullah mahcup bir vaziyette başını öne eğdi:
- Hayır babacığım.

Sonra özür diledi.
Ve yaşlı gözlerle ayrıldı huzurdan.

Halifenin, Abdullah’a söylediklerini hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” işitip yanına çağırdı oğullarını.

Koştular huzuruna:
- Buyur babacığım!

- Gidin, Ömer’e müjde verin. Resulullah efendimizden duydum. “Ömer, İslam’ın nuru ve Cennetin ışığıdır” buyurmuşlardı. Gidin, haber verin bunu ona.

Gençler, ok gibi fırlayıp, bir anda Halifenin huzuruna vardılar.
Bu müjdeyi söylediklerinde, Halife çok duygulandı.

Gözleri yaşardı.
Derhal bu müjdeyi bir kağıda yazdırdı.

Ve vasiyet etti:
- Ölürsem, beni bu kağıtla defnedin kabrime. Zor durumda kalırsam, bu senet imdadıma yetişir. Bununla kurtulurum belki.

www.gonulsultanlari.com