Büyük Velilerden Ebu Said Evbehi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün sevdiği birine; 
- Son nefeste imanla gitmeyi garanti etmek ister misin? diye sordu. 
 
Adamcağız çok sevinip; 
- Tabii efendim, kim istemez, dedi. 
 
Buyurdu ki. 
- Öyleyse “Ehl-i sünnet alimleri”ni çok sev. Onları sevenler, son nefeslerinde mutlaka iman ile giderler ahirete. 
 
- Muhakkak mı efendim? 
- Evet. 
 
- Ya şeytan musallat olursa efendim? 
- Şeytan musallat olsa bile, sevdiği o zatlar yetişip şeytanı kovar ve o kimsenin imanla gitmesini sağlarlar. 
 
Mutlaka namaz! 
 
Bir gün de nasihat isteyen bir gence; 
- Beş vakit namazını mutlaka kıl, buyurdu. Zaruret haller haricinde terk etme sakın. 
 
Ve ekledi: 
- Böyle yaparsan, Allahü teâlânın rızasına ve sevgisine kavuşursun. 
 
Delikanlı sordu: 
- Zaruret haller nelerdir efendim? 
 
- Biri “Uyku”, öteki “Unutmak”. Tedbir aldığın halde, bu iki sebeple kılamazsan, hemen kaza et. 
 
İstikbal nedir? 
 
Bir gün de, nasihat isteyen bir komşusuna; 
- Çocuklarına mutlaka İslamiyet’i öğret, buyurdu. Bilhassa “beş vakit namaz”ın önemini anlat. Mutlaka kılsınlar. 
 
Ve ekledi: 
- Namaza mani olan her şeyin, felaketlerine sebep olacağını söyle onlara. 
 
Adam sordu: 
- Çocukların istikbali efendim? Bunu da garantiye almak gerekmez mi? 
 
- Gerekir tabii. Ama istikbal nedir sence? 
- Yani bir iş ve meslek sahibi olması efendim. 
 
- Asıl istikbal bu değil kardeşim. İstikbal deyince, sonsuz olan “ahiret saadeti” anlaşılır. Bunu garantiye almak da, iyi bir Müslüman olmakla mümkündür ancak. 
 
- Ya dünya malı hocam? 
- O da lazım tabii. Ama dünya malı da, ancak iyi bir Müslüman olmak şartıyla işe yarar.
   |