Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > Ölürken bile birbirlerini düşündüler > Habbab’ın aşkı
Habbab’ın aşkı
Asr-ı saadette bir yahudi alimi ve "Habbab" isminde bir oğlu vardı.
Bu güzel yüzlü çocuk, bir gün babasının odasına girdi.

Gizli bölmede bir sandık gördü.
Ama kilitliydi.

“İçinde ne var?” diye meraklandı.
Kilidini söküp, açtı sandığı.

Açar açmaz "Nur" saçıldı etrafa.
Çok şaşırdı.

“Rüya mı görüyorum?” diye düşündü.
Sandıkta kitaplar vardı.

Nur, en üstteki kitaptan fışkırıyordu.
Aldı o kitabı.

İlk sayfasında;
"Muhammed, Allah’ın habibi ve Peygamberidir. Ne mutlu onu görüp, iman edenlere" yazısını okudu.

O anda aşık oldu o Resule.

Kendi kendine:
"Ey Allah’ın habibi! Şimdi sen neredesin? Yerde misin, gökte mi? Ah seni bir görebilsem" dedi.

Ve ağlamaya başladı.
Sonra bayılıp düştü.

Nice zaman sonra kendine geldiğinde, babası başucundaydı.
Merak içinde sordu.
- Oğlum, ne bu halin?
- Ben aşık oldum baba.

- Aşık mı oldun? Kime?
- Son Peygamber Muhammed aleyhisselama.

Adam beyninden vurulmuşa döndü birden.
Şiddetle dövüp, hapsetti karanlık bir hücreye.

Habbab, orada ağlayarak açtı ellerini.
- Ya Rabbi, beni Habibine kavuştur! diye yalvardı.

Gaibden bir ses duydu:
- Onu görmek istiyorsan, şu yöne doğru yürü! diyordu.

Hücresinden çıkıp, o yöne doğru yürümeye başladı.
Adeta koşuyordu.

Sanki kuvvetli bir mıknatıs, onu Resulullah efendimiz aleyhisselama doğru çekiyordu. Nihayet Medine’ye varıp, bir evin kapısı önüne çöktü.

Yorulmuştu.
Ev sahibi, onu görüp çıktı kapıya.
- Sen kimsin evladım?
- Adım Habbab. Allah’ın Habibini arıyorum.

O sahabi, kolundan tutup götürdü onu Resulullah efendimize.
Böylece aşık, maşukuna kavuşmuştu.

Habbab, sevincinden ağlıyordu.

Sonra mı?
“Kelime-i şehadet”i söyleyip imanla şereflendi.
"radıyallahü teâlâ anh"

www.gonulsultanlari.com