Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > Şeytanın yaptığını Allah dostu yapamaz mı? > Sakın terk-i edebten!
Sakın terk-i edebten!
Nabi efendi "rahmetullahi aleyh", Osmanlı devletinde yetişen bir şair.
İsmi Yusüf ise de, Nabi diye meşhurdur.

Hacca gitti bir sene.
Kafilede, devlet ricalinden de insanlar vardı.

Vekiller, subaylar, paşalar…
Nabi efendinin Resulullah efendimiz aleyhisselama olan sevgisi fevkalade çoktu.

Ona olan bu aşk ile Hicaz yollarında uyumadı az bile.
Medine, uzaktan göründü nihayet.

İşte o zaman zirveye ulaştı bu muhabbet.
Öyle ki, kalbi bu aşkla yanıyordu.

O, böyle yanadursun bu muhabbetle,
Bir de ne görsün.
Biri yatmış uyuyor.
Ayakları kıblede.

Üzüldü, kederlendi.
İncindi nazik kalbi.

Ve gayr-i ihtiyari bir şiir döküldü dudaklarından.
Yüksek sesle okuyordu.

Muhatap, o uyuyan adamdı.
Maksat hasıl oldu ve adam uyandı.
Şiirin bir dörtlüğü şöyle:

Sakın terk-i edebten,
Kûy-ü mahbûb-u Hüdâ’dır bu.

Nazargâh-ı ilâhîdir.
Makâm-ı Mustafâ’dır bu.

Gafil adam, hızla doğruldu.
Ve Nabi efendiden sordu:
- Ne zaman yazdın bunu? Başkası da duydu mu?

- İlk defa söylüyorum. Sizi böyle görünce içimden geldi.
- Aman n’olur, duymasın başka biri.

Ve vardılar Medine’ye.
Fakat o da ne?

Mescid-i Nebide bütün müezzinler, "bu şiir"i okuyorlardı.
Hem bütün minarelerden.
Şaşırıp sordular müezzinin birinden.

- Bu şiiri nerden öğrendiniz?
- Efendimiz aleyhisselamdan.

- Nasıl?
- Rüyada.

Meğer Resulullah efendimiz bütün müezzinlerin rüyasına girip bu şiiri okumuşlar ve
"Ümmetimden Şair Nabi geliyor. Onu, ezandan önce bu şiirini okuyarak karşılayın" buyurmuşlar.

www.gonulsultanlari.com