Evliyanın en büyüklerinden Behaeddin-i Buhari “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bazı sevdikleriyle sohbet ederken; 
- Kardeşlerim, zekatı ve fıtraları, İslamiyet’in emrettiği kimselere, seve seve verin, buyurdu. Akrabayı ziyaret edip gönüllerini alın. Komşuların hakkını gözetmeyi de ihmal etmeyin. 
 
Şöyle devam etti: 
- Fakirlere ve borç isteyenlere merhamet etmelidir. Malı, parayı, İslamiyet’in izin vermediği yerlere harcamamalı, izin verilen yere de, israf etmemelidir. 
 
Ve ilave etti: 
- Faizden, kumarlı ve kumarsız oyunlardan sakınmalı, Parayı, oyunlara, haramlara, çalgılara, süslenmeye, gösteriş yapmaya, öğünmeye ve mal toplamaya kullanmamalıdır. 
 
Ve sordu onlara: 
- Siz, malınızın, paranızın zarardan kurtulmasını istemez misiniz? 
- Elbette isteriz efendim. 
 
- Öyleyse bu söylediklerime dikkat edin. Yani paranızı, İslamiyet’in emrettiği gibi harcayın. Böyle yaparsanız, malınız zarardan kurtulur ve dünyalıklar, ahiretlik halini alır. 
 
- Ahiretlik halini alır ne demek efendim? 
- Yani bunların faydasını ahirette görürsünüz, orada karşınızı çıkar, demektir. 
 
Ne için yaratıldık?  
 
Bir gün de; 
- Allahü teâlâ biz insanları niçin yarattı, biliyor musunuz? diye sordu cemaatine. 
 
- Bilmiyoruz dediler. Niçin yarattı? 
- Kendisini tanıyalım diye. 
 
- Onu tanımış olmak için ne lazım efendim? 
- Emrine itaat lazım. Yani dinimizin emir ve yasaklarına uymak lazım. İtaat etmeden, tanımak olmaz. İtaat etmeden, sevmek olmaz. Sevgi, itaat demektir. Sevginin derecesi, itaatteki sürat ile ölçülür.
   |