Evliya-yı kiramın en büyüklerinden İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bir sevdiğine; 
- Kardeşim, ahiret azabı sonsuzdur, buyurdu. Dünyada olanlar ise çok azdır. Allahü teâlâ, dünyayı sevmez, ahireti sever. 
 
Ve devam etti: 
- Sonunda kadından ve çocuklardan ayrılacaksın. Bunların idaresini Allahü teâlâya bırak! 
 
Adam sordu: 
- Ne yapmalıyım efendim? 
- Bugün, kendini ölmüş bilmeli, onların işlerini Allahü teâlâya bırakmalısın. Tavşan gibi, gözleri açık uyku hep böyle sürmez. Bir gün gelip bu tatlı rüyadan uyanılacak! 
 
Şöyle bitirdi: 
- Dünyaya düşkün olanlarla arkadaşlık etme ki, onlarla görüşmek, öldürücü zehirdir kardeşim. Bu zehirle öldürülen kimse, sonsuz felakete düşer. 
 
Vakit, keskin kılıç gibidir 
 
Bir gün de bir sevdiğine; 
- Kardeşim, vakit, keskin bir kılıç gibidir, buyurdu. Yarına çıkacağımız belli değildir. 
 
Adam sordu: 
- Ne yapmalıyız efendim? 
- Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. Aklı olan böyle yapar. 
 
Kurtulmanın iki şartı 
 
Bir gün de; 
- Ahirette kurtulmak, ibadet ve amelin çok olmasına mı bağlıdır efendim? diye sordular. 
Cevaben; 
- Hayır, buyurdu. 
 
- Ya neye bağlıdır efendim? 
- İki şeye, buyurdu. Birincisi, dosdoğru bir imana sahip olmaktır. 
 
- İkincisi ne efendim? 
- İkincisi de, amellerin ihlaslı ve şartlarına uygun yapılmasıdır.
   |