Evliya-yı kiramın en büyüklerinden İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bazı ahbabına;
- Kardeşlerim, bu dinde en kıymetli şey, her işte Resulullah efendimize “aleyhisselam” uymaktır, buyurdu.
Ve şunu anlattı onlara:
Emir-ül-müminin hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, bir sabah namazını cemaat ile kıldıktan sonra, cemaate bakıp;
- Filan kimseyi göremiyorum, buyurdu.
Onlar cevaben;
- O, geceleri sabaha kadar ibadet ediyor. Belki şimdi uyku bastırmıştır, dediler.
Buyurdu ki:
- Keşke bütün gece uyuyup da, sabah namazını cemaat ile kılsaydı, daha iyi olurdu.
Sonra bunu izah etti:
- İslamiyet’e uyulmadan yapılan işler, kıymetsiz ve hakirdir. Ama İslamiyet’e tâbi olanlar, latif cevahir ve kıymetli elmaslar ile meşgul olan mücevherciler gibidir ki, bunların işi az, kazançları pek çoktur.
Şöyle özetledi:
- Çünkü İslamiyet’e uygun olan amel, Hak teâlânın makbulüdür ve çok beğenir.
Kâmil müminin alameti
Bir gün de;
- İmanın kâmil olduğunun alameti nedir efendim? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- İmanı kâmil olanlarda iki haslet bulunur, buyurdu.
Sordular:
- Onlar nedir ki efendim?
- Biri, sevdiği ve beğendiği şeyleri bir din kardeşine verirler.
- Ya diğeri efendim?
- Verdikleri zaman çok sevinirler. Öyle ki, alan adam bu kadar sevinmez.
|