Evliyayı kiramdan Seyyid Abdülhakim-i Arvasi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün Allah sevgisi’nden sordular.
Cevap olarak;
- İhsan eden, iyilik eden sevilir, buyurdu. Hadis-i şerifte; (İhsan sahibini sevmek, insanların yaratılışında vardır) buyuruldu.
Ve devam etti:
- Öyleyse bütün iyilikleri yaratan, insana can, mal, sıhhat veren, her türlü zararlardan, korkulardan koruyan Allahü teâlâyı sevmek, insanlık icabıdır.
Sordular:
- Allah’ı sevmek nasıl belli olur efendim?
- Sevmenin üç alameti vardır. Onu sevenleri sevmek, Ona itaat etmek, Onu, dil ile, beden ile övmektir. Bunlardan ikincisine (Şükür), üçüncüsüne (Hamd) etmek denir.
Ve daha açıkladı:
- Allahü teâlâ, kendisini sevenleri sever. Ona ihsanlarını arttırır. Allahü teâlânın sevgisini kazanmaya çalışana (Salih kul), bu sevgiyi kazanmış olana (Veli), başkalarının da kazanması için çalışan Veliye (Vesile) denir.
Ölüler geleni tanır mı?
Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, ölüler, kendilerini ziyaret edenleri bilirler mi? diye sordular.
Cevabında;
- Evet, buyurdu. Büyüklerimiz; (Cumartesi günü güneş doğmadan önce kabir ziyaret edeni, meyyit tanır. Bu, Cuma gününün faziletini göstermektedir) buyuruyorlar.
Ve ekledi:
- Resulullah efendimiz de “aleyhisselam” mümin olan akrabasının ve Eshabının kabirlerini ziyaret ederdi.
Şöyle bitirdi:
- Hadis-i şerifte; (Bir kimse, tanıdığının kabri yanından geçerken selam verirse, meyyit bunu tanır ve selamına cevap verir) buyuruldu.
|