Behaeddin-i Buhari hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” annesi anlatıyor: 
 
Oğlum Behaeddin henüz dört yaşındaydı ki, kerametleri görülürdü zaman zaman. 
 
Mesela bir ineğimiz vardı bahçede. 
Bu inek yavru yapacaktı. 
 
Ancak doğurmasına birkaç ay vardı ki, oğlum Behaeddin o ineği bana gösterip; 
- Anneciğim, bu inek beyaz başlı bir yavru doğuracak, deyiverdi. 
 
Aradan birkaç ay geçti. 
O inek, beyaz başlı buzağı doğurdu gerçekten. 
 
Cennete ne ile girilir? 
 
Bir gün bazı gençler bu zata gelip; 
- Efendim, Cennete ne ile girilir? diye sordular. 
 
Cevaben; 
- Allah’ın rahmetiyle, buyurdu. 
 
- Sevaplarımızla değil mi hocam? 
- Hayır. Cennete girmek, ancak Allahü teâlânın rahmetiyle olur. 
 
- Herkes için de böyle midir efendim? 
- Evet. Peygamber efendimiz “aleyhisselam” bir gün; “Hiçbir kul, kendi ameliyle Cennete girmez. Ancak Allahü teâlânın rahmetiyle girebilir” buyurmuşlardı. 
 
Eshab-ı kiram aleyhimürrıdvan; 
- Sen de mi yâ Resulallah? diye sordu. 
 
Efendimiz “aleyhisselam”; 
- Evet ben de, buyurdular. 
 
Eğer böyle yaparsak 
 
Bir gün de sohbetinde; 
- Kardeşlerim, mümin, Allahü teâlânın sıfatlarıyla sıfatlanmalıdır, buyurdu. 
 
Anlamadılar: 
- O nasıl olur efendim? 
 
Şöyle izah etti: 
- Mesela Allahü teâlâ affedicidir. Biz de Onun kullarını af edip, kin tutmayacağız. 
 
Ve ilave etti: 
- Yine Allahü teâlâ, kullarının günahlarını örtücüdür. Biz de, din kardeşlerimizin ayıp ve kusurlarını örtüp, kimseye anlatmayacağız. Bunu yapabilirsek, Allahü teâlânın sıfatlarıyla sıfatlanmış oluruz.
   |