Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > Siz gidin kendinizi ayıplayın > Seni hocam mı gönderdi?
Seni hocam mı gönderdi?
Alaüddin-i Sabir hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” en büyük talebesi Şemseddin-i Türki idi.

Bu zat, Kalyar faciasından yedi sene sonra, on kişiyle birlikte Acühan beldesine geldi.

Maksadı, o on genci, Feridüddin Genc-i Şeker hazretleriyle tanıştırmaktı.
Görüşüp tanıştılar.

Genc-i Şeker hazretleri “rahmetullahi aleyh” Şemsüddin-i Türki’ye;
- Siz gidip Alaüddin Sabir’e teslim olun, buyurdu.

Onlar;
- Peki efendim, deyip Kalyar’a müteveccih yola çıktılar.

Kalyar’a geldiklerinde, Alaüddin-i Sabir hazretleri kendinde değildi.
Aşk-ı ilahi ile kendini ve her şeyi unutmuştu.

Kendine geldiğinde, Şemsüddin-i Türki’yi gördü yanıbaşında.

Kendisine sordu:
- Seni, hocam Genc-i Şeker mi gönderdi?
- Evet efendim, dedi.

Ve öptü elini hürmetle.

Alaüddin Sabir hazretleri, hocasını kastederek;
- Rabbimin güneşi semadadır, benim güneşim ise yerde, buyurdu.

Ardından;
- Ey Şemsüddin! Kalk, Anber şehrine git ki, orada müminlerle kâfirler şu anda harbediyor, buyurdu. Senin yardımınla fetih müyesser olur. Aynı gün ben de ahirete göçerim.

Biz yetim kalırız

Şemsüddin ağlayarak;
- Efendim! Siz vefat ederseniz, biz yetim kalırız, dedi. Hem o gün yanınızda kimse bulunmazsa, cenaze hizmetinizi kim yapar?

Cevaben;
- Siz yaparsınız, buyurdu. Ama büyüklerin ruhları da size yardım ederler.

Şemsüddin;
- Peki efendim, deyip ayrıldı.

Kale fethedilince, Kalyar’a döndü yine.
Geldiğinde, Alaüddin-i Sabir hazretleri Rabbine kavuşmuştu gerçekten.

Cenazesini yıkamak isteyince, gaibten bazı kimselerin bu hizmeti yaptığını gördü. Her iş kendiliğinden yapılıyor, ama yapanları göremiyordu.

www.gonulsultanlari.com