| Seyyid Ahmed Bedevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” mübarek türbesinde, her yıl doğum gününde mevlid-i şerif okutulurdu.
 Âdetti bu o havalide.
 
 O devirde yaşayan Evliyadan biri, o seneki mevlid cemiyetine gitmemeyi düşünüyordu ki, o gece Ahmed Bedevi hazretlerini “rahmetullahi aleyh” gördü rüyasında.
 
 Büyük Veli, kendisine;
 - Niçin gelmek istemiyorsun bizim mevlidimize? Halbuki Resulullah efendimiz “aleyhisselam” ve eshabı kiram, hatta sair Peygamberler de “aleyhimüsselam” katılırlar bu mevlid cemiyetine, buyurdu.
 
 Ve uyandı uykudan.
 Anladı hatasını.
 
 O gün yola çıktı ve tam vaktinde yetişti cemiyete.
 Ve bir daha da terk etmedi.
 
 Örnek insan kimdir?
 
 Bu zat, bir gün cemaatine;
 - Örnek insan kimdir, biliyor musunuz? diye sordu.
 - Bilmiyoruz efendim, dediler.
 
 - Örnek insan, kendisini feda edendir, buyurdu.
 
 Sordular:
 - Ne için feda eden efendim?
 - İnsanlar için, dinimiz için. Öyle ki, kendisi kendi için yoktur. Hizmet için vardır. Yani insanlara hizmet için, menfaatini düşünmez. Uykusunu, rahatını, her şeyini feda eder.
 
 - Böyle kimseler de var mıdır hocam?
 - Elbette. Ecdadımız böyleydi mesela. İnsanların saadeti için kendilerini feda ettiler. O fedakâr ecdadımız olmasaydı, İslamiyet bize kadar gelebilir miydi? Biz bu gün Müslüman olmamızı, onlara borçluyuz.
 
 Ve ilave etti:
 - İslamiyet fedakârlık ister, çile ister. Çile olmazsa hizmet olmaz.
 
 - İyi de efendim, çile çekmeyi kimse istemez ki.
 - Evet, insanlar çileyi sevmiyor. Acı geliyor. Halbuki acı da olsa, ilaçtır bu. İlaçlar elbette acı olur.
 
 |