Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > Ateşe dayanacağın kadar günah işle > Boğuldu mu, boğulmadı mı?
Boğuldu mu, boğulmadı mı?
Ebu Bekr-i Şibli hazretleri “rahmetullahi aleyh”, talebesinden birini, diğerlerinden daha çok seviyordu.

Öbürleri bunu merak eder, Hocamız niçin onu bizden çok seviyor? diye konuşurlardı aralarında.

Onların bu düşüncelerini anlayıp, götürdü hepsini bir gün Dicle nehrinin kenarına.

Oturup, sohbete başladı.
Maksadı, onu niçin çok sevdiğini anlatmaktı diğerlerine.

O sevdiği talebe, bir ara aşka gelip, Allah diye bağırdı birden.
Gayri ihtiyari bağırmıştı.

Ancak diğer talebeler beğenmediler bu halini.
- Gösteriş yapıyor, diye konuştular aralarında.

Biz de onun kadar Allah'ı seviyoruz. Ama biz onun gibi riya yapamıyoruz diyorlardı.

Hazret-i Şibli bunu sezip, çağırdı o halis talebeyi huzuruna.

Attı onu Dicle’ye

Ve tuttuğu gibi atıverdi genci Dicle’ye.

Talebeler bunu görüp;
- Eyvah! dediler. Ne olacak şimdi? Mutlaka boğulmuştur zavallı.

Bazıları da,
- Yazık oldu, biz sebep olduk, diye üzülüyorlardı.

O anda hocaları seslenip;
- Evlatlarım! Böyle yapmaktan maksadım, size ders vermekti, buyurdu. Siz, onun kalbindeki ihlası bilseydiniz, hakkında böyle düşünmezdiniz.

Ve ekledi:
- Eğer o bağırması, ihlasla olmuşsa, su ona zarar vermez. Nil nehrinden Musa “aleyhisselam” nasıl kurtulduysa, bu da öyle kurtulur. Ama riya ile bağırdıysa, Firavun misali boğulur o da.

Talebeler, boğuldu mu, boğulmadı mı diye merak ediyorlardı ki, o esnada delikanlı çıktı sudan.

Ve oturdu aralarına.
Baktılar, elbisesi az bile ıslanmamıştı.

www.gonulsultanlari.com