Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > Ateşe dayanacağın kadar günah işle > Hocanız nerdedir?
Hocanız nerdedir?
Kadib-ül ban “rahmetullahi aleyh” zamanında bir kimse vardı ki, yanında pehlivanlar gezdirir, bunları güreştirip nam yapardı.

Yanında, çok kuvvetli kırk pehlivan vardı ki, bunları güreşte yenen bir kimse çıkmamıştı o güne kadar.

Bu kişi bir gün de Musul’a geldi.
Kadib-ül ban hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” memleketine.

Bu zatın bir talebesini görüp sordu:
- Hocanız nerdedir?
- Falan göle gitmiştir, oraya gidin.

O dediği göle yaklaşınca, Kadib-ül ban hazretlerini “rahmetullahi aleyh”, gölün ortasında bağdaş kurmuş oturuyor görüp, seslendi:

- Ey Kadib-ül ban! Benim yanımda kırk pehlivan var ki, bunları yenebilen bir kimse çıkmadı bugüne kadar. İsterim ki senin talebelerle de güreşsinler!

En zayıf talebemle

Mübarek zat, oturduğu yerden;
- Benim talebelerimden çok zayıf, ufak tefek bir çocuk var. Git o çelimsiz çocuğa benden selam söyle. Senin pehlivanlarla güreş tutsun, buyurdu.

- Pekâlâ, dedi.
Ve büyük gurur içinde geldi medreseye.

O zayıf talebeyi görüp, hocasının sözünü nakletti kendisine.

Madem ki hocam emretmiş…

O çocuk, hocasının emrini alır almaz,
- Emirleri olur, baş göz üstüne, dedi.

Bir taraftan da;
“Ben ömrümde hiç güreşmemiştim. Madem ki hocam emretmiş, öyleyse bir hikmeti vardır” diyordu.

Kırk yıllık pehlivan gibi

Çıktı er meydanına.
Sanki kırk yıllık yağlı güreş pehlivanıydı.

O kırk pehlivanın herbirini, bir hamlede tutup, sırt üstü yere serdi.

Az sonra Kadib-ül ban hazretleri teşrif edip;
- Ne oldu? diye sordu o mağrur adama.

Ama konuşacak hali yoktu zavallının.
Çarpılmıştı sanki.

Büyük Veli ona bakıp;
- Evliya himmeti dağı bile devirir, buyurdu. Senin pehlivanların ne ki.

Adam acele terk etti bu havaliyi.

www.gonulsultanlari.com