Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > O kerim zatın hizmetinden sakın ayrılma > Kan vardı tabağında
Kan vardı tabağında
Habib-i Acemi “rahmetullahi aleyh”, gençliğinde çok zengindi.
Parasını, faizle verirdi insanlara.

Bir gün eve geldi.
Hanımı, sofrayı kurup yemekleri getirmişti ki, o esnada bir fakir geldi kapıya.
- Allah rızası için yiyecek bir şeyler verin, diye yalvardı.

Hazret-i Habib;
- Yemek yok! deyip, kapattı yüzüne kapıyı.

Fakir, mahzun olarak dönüp gitti.
O, yemek için sofraya geldiğinde, yemek değil, kan vardı tabağında.

Şaşırdı, duygulandı.
Bunun bir ikaz-ı ilahi olduğunu anladı.
“Keşke kovmasaydım” dedi içinden.

Kaçın! Kaçın!

Hasan-ı Basri hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” büyük bir Veli olduğunu biliyordu. Onun huzuruna varmak için düştü yollara.

Halis bir niyet ile gidiyordu ki, oynayan çocuklara rastladı yol üstünde.

Hazret-i Habibi, uzaktan gören çocuklar, oyunu bırakıp kaçışmaya başladılar.

Kaçarken de birbirlerine;
- Kaçın, kaçın! Şu gelen faizcidir. Ayağından kalkan toz üstümüze gelirse, onun bedbahtlığı bize de bulaşır, diyorlardı.

Bu sözler, bir ok gibi saplandı sinesine.
Nihayet Hasan-ı Basri hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” huzuruna varıp, sohbetini dinledi.

Daha ilk sohbette, pişman oldu uygunsuz hallerine.

Kaçmayın! Kaçmayın!

Kalbinden;
“Yâ ilahi, günahım pek çoktur, ama senin af ve mağfiretin de sonsuzdur. Sevdiğin kulların hürmetine beni de affet”, diye yalvardı.

Oradan ayrılıp da eve dönerken oynayan çocuklara rastladı yine.

Hazret-i Habibi, uzaktan gören çocuklar, yine kaçışmaya başladılar.

Kaçarken de birbirlerine,
- Kaçın, kaçın! Bu gelen, tövbekârdır. Bizim ayağımızdan kalkan toz o mübarek zatın üzerine bulaşmasın! diyorlardı.

Az ilerde ona borçlu olanlar gördü kendisini.
Onu gören, başka yola sapmaya çalışıyordu.

Bu hali uzaktan fark edince;
- Kaçmayın! Bu gelen, başka Habib’tir. Nasıl siz şimdi ondan kaçıyorsanız, bundan sonra o sizi görünce kaçacak! diye seslendi arkalarından.

www.gonulsultanlari.com