Büyük âlim ve Velilerden Hakim-i Tirmizi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün akıl’dan sordular.
Cevabında;
- Akıl, başlıca iki kısımdır, buyurdu. (Selim akıl) ve (Sakim akıl). Bunların her ikisi de akıldır.
Ve izah etti:
- Tam selim akıl, hiç yanılmaz, hata etmez. Pişman olacak hiçbir harekette bulunmaz. Düşündüğü şeylerde asla hata etmez. Hep doğru ve sonu iyi olan işlerde bulunur. Doğru düşünür ve doğru yolu bulur. İşleri hep doğrudur.
Sordular:
- Bu akıl kimlerde bulunur efendim?
- Böyle akıl, ancak Peygamberlerde bulunur. Her başladıkları işte muvaffak olmuşlar, pişman olacak, zarar görecek bir şey yapmamışlardır.
Ve ekledi:
- Bunların aklına yakın, Eshab-ı kiramın, Tâbiin ve Tebe-i tâbiinin, din imamlarının akıllarıdır. Bunların akılları, ahkâm-ı İslamiyyeye uygun akıllardır.
Sordular:
- Ya sakim akıllar efendim?
- Sakim akıllar, bunların tam tersi olan aklardır ki, düşündükleri şeylerde ve yaptıkları işlerde yanılır. Hepsi üzüntüye, pişmanlığa, zarara, sıkıntıya sebep olur.
Allah, namazını kabul etmez
Bir gün de namazdan sordular bu zata.
Cevabında;
- Namazları tadil-i erkan ile kılmalıdır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Peygamberimiz “aleyhisselam”; (Rükuda ve secdelerde, belini yerine yerleştirip biraz durmayan kimsenin namazını Allahü teâlâ kabul etmez) buyurdu.
Ve şunu anlattı:
Efendimiz “aleyhisselam”, bir kimseyi namaz kılarken, rükuunu ve secdelerini tamam yapmadığını görünce;
- (Sen namazlarını böyle kıldığın için, Muhammedin dininden başka bir dinde olarak ölmekten korkmuyor musun?) buyurdu.
|