Abdurrahman-ı Sani, halis Allah adamı.
Sohbeti, giderirdi, kalbden tasa ve gamı.
Onu gören kimsenin, gönlü ferahlıyordu.
Sohbetini dinlemek, cana can katıyordu.
Yanında bulunanlar, bulurdu rahat, huzur.
Çünkü onun ağzından, yayılırdı feyiz, nur.
Bir gün, cemaatine buyurdu: (Kardeşlerim!
Sizlere, şerh-i sadrı izah etmek isterim.
Bunun lügat manası, kalbin yarılmasıdır.
Ve bütün fenalıktan, yunup arınmasıdır.
Her gönülde, şeytanın vardır ki bir yuvası,
Oradan kalbe girer vesvese ve iğvası.
İçeriye girmeye, yoksa da ona izin,
Yine verir vesvese, durup dinlenmeksizin.
Peygamberler de dahil, her insanın kalbinde,
Şeytanın bu yuvası, mevcuttur hilkatinde.
Ve lakin Resulullah, çocuk yaşında iken,
Süt annesi Halime Hatunun yanındayken,
Gökten melekler gelip, sırt üstü yatırdılar.
Ve göğsünü yararak, kalbini çıkardılar.
Şeytanın yuvasını, o mübarek gönlünden,
Çıkardılar, attılar, hem sökerek kökünden.
Resulullah bu babta buyurdular ki bizzat:
(Benim de şeytanım var, Müslüman oldu fakat.)
Eshab, Resulullahtan sordular ki bir defa:
(Sizin nurlu kalbiniz, yıkandı şerh-i sadrla.
Mümkün olmaz ise de, bu, bizim için, ancak,
Bizim şerh-i sadrımız, acep nasıl olacak?)
Buyurdu: (Şerh-i sadrın iki çeşidi vardır.
Size münasip olan, şu ikinci olandır.
Kalbden dünya sevgisi çıkarılırsa eğer,
Sizin şerh-ı sadrınız böyle olur müyesser.)
Sonra bu mübarek zat, buyurdular ki tekrar:
(Kalbden dünya sevgisi, ancak sohbetle çıkar.
Bu sevgiyi, kalbinden, kim etmişse tam ihraç,
O zatın sohbetidir, bu derde asıl ilaç.
Bakışları şifadır, sohbetleri devadır.
Kalb derdinin ilacı, ancak onlarda vardır.
O zatlardan birine, rastlarsa biri eğer,
Kalbine girmek için, göstersin türlü hüner.
Çünkü o büyük zatlar, dostudurlar Allah'ın.
Onlara uymadıkça, kurtuluş yoktur yarın.)
Bir gün de buyurdu ki: (Yazılıyor ameller.
Yarın bizden, onların hesabını isterler.
Fazla ince hesaplar yapmayın aranızda.
Ki, çok incelenmesin sizin hesabınız da.
Üzersen üzülürsün, kırarsan kırılırsın.
Tarlaya ne ekersen, yarın onu alırsın.
Velhasıl ne yapsanız dünyada gizli, açık,
Mahşerde, ona göre bulursunuz karşılık.)
|