Celaleddin Tebrizi, âlim ve veli bir zat.
Şu hadis-i şerifi izah etti o bizzat:
(Bu dünya, müminlere, sanki hapishanedir.
Ve lakin kâfirlere, rahat, sanki Cennettir.)
Dedi: (Böyle ise de bu hadisin manası,
Lakin izah etmeden zordur anlaşılması.
Çünkü biz, dünyada da, kâfirlere nazaran,
Sanki Cennet hayatı yaşıyoruz her zaman.
Niçin hapishanedir bu dünya öyle ise?
Çünkü Cennete göre, böyle gelir bu bize.
Nitekim ahirette, Cehennemden son çıkan,
Mümine, dünya kadar Cennet vardır o zaman.
Ve hatta bu dünyadan on misli daha büyük,
Ona, nimetle dolu verilir Cennette mülk.
O genişliğe göre, bu dünyadaki evler,
Hatta saray da olsa, bir zindan gibidirler.
Bir gün, Abdülkadir-i Geylani hazretleri,
Giyinmiş çok kıymetli güzel elbiseleri,
Sırtına bir şal alıp, çok da güzel bir atla,
Bir yere gidiyordu, heybet ve saltanatla.
O ara bir yahudi, sırtlanmış çalı diken,
Ter kan içerisinde, yalın ayak giderken,
Hazret-i Geylani'yi, bu haliyle görerek,
Geçer hemen atının önüne (Duur!) diyerek.
Der ki: (Ey Gavs-ı a'zam, sizin Peygamberiniz,
Şöyle bir şey söylemiş, var mıdır haberiniz?
Demiş ki: (Müminlere, zindandır bu dünya tam.
Kâfirlere Cennettir), doğru mudur bu kelam?)
O, (Doğrudur) deyince, der ki hemen yahudi:
(Neresi doğru bunun, izah et bana haydi!
Yani Cennette miyim ben şu kötü halimle?
Sen de zindanda mısın yani şu haşmetinle?)
Keramet göstermeye, mecbur kalır o artık.
Attan inip, yanına yaklaşır o aralık.
Sağ kolunun içini gösterip yahudiye,
Buyurur: (Bak bakalım, ne görüyorsun?) diye.
O, bakınca görür ki, bir Cennet var muazzam.
Orada, zevk içinde oturur Gavs-ı a'zam.
Buyurur: (Şimdi söyle, Cennet, bu dünya mıdır?
Yoksa şimdi gördüğün o geniş mekan mıdır?)
Der ki: (O Cennetteki yerini gördüm senin.
Hakikaten burada, sen hapishanedesin.)
Sonra da, sol kolunun içini göstererek,
Sorar o yahudiye: (Ne görürsün?) diyerek.
Cehennemde yanarken görür o kendisini.
Bir dehşete kapılıp, korku sarar içini.
Gavs-ı a'zam buyurur: (Şimdi de söyler misin?
Burda Cehennemde mi, yoksa Cennette misin?)
Der ki: (Ey Gavs-ı a'zam, haklıymışsın sen meğer.
Ahirete nazaran, Cennetmiş bize bu yer)
Sonra, can-ü gönülden getirip şehadeti,
İman edip kazanır, ebedi saadeti.
|