Hazret-i İbni Semmak, gelip Davud Tai’ye,
Rica etti, (Bana bir nasihat eyle) diye.
Buyurdu: (Öyle kaç ki, her işinde günahtan,
Görmesin Hak teâlâ, günahta seni bir an.
Öyle sıkı sarıl ki, dine, her a’zan ile,
Seni, taat dışında görmesin bir an bile.
Öyle hayâ eyle ki, Allahü teâlâdan,
Hiç mahcup olmayasın, Ona vardığın zaman.)
Akrabasından biri, geldi bir gün bu zata.
Dedi ki: (Akrabayız, muhtacım nasihata.)
Ağlamaya başladı o an Davud-i Tai.
Buyurdu ki: (Edeyim sana dost nasihati.
Bu dünya, ahirete giden bir yol gibidir.
Gece gündüz, bu yolda birer konak yeridir.
Çıkmışız her birimiz bu sonsuz yolculuğa.
Elbette ihtiyaç var, azık ile yolluğa.
Önümüzde çok çetin günler var, bu bir gerçek.
Ölünce, onlar bir bir önümüze gelecek.
Ahiret yolculuğu bitecek bugün yarın.
Ecel ani geliyor, gaflete dalma sakın.
Ben, bu nasihatları eylesem de bu kadar,
Lakin senden ziyade, benim ihtiyacım var.)
Yine bir gün Kufe'de, bir cenaze var idi.
Bulundu cenazede hazret-i Davud dahi.
Defin bittikten sonra, oradaki cemaat,
Dediler ki: (Efendim, edin biraz nasihat.)
Buyurdu: (Kim korkarsa Allah'ın azabından,
O, her bir arzusuna kavuşur yorulmadan.
Ve her kimin çok ise, istek ve arzuları,
Onu bekler, dünyanın türlü sıkıntıları.
Rabbin razı olduğu meşguliyet var ise,
En büyük sermayenin sahibidir o kimse.
Kabirdeki mevtalar, yapar ki şu hesabı:
(Ah, kıyamet kopsa da, bitse kabir azabı.)
Öyle pişmandırlar ki şu anda cümle mevta,
Derler ki: (Ah şu anda olsa idik hayatta.
Başımızı, secdeden kaldırmazdık vallahi.
Bilseydi bari bunu dünyadakiler dahi.)
Onların feryadını duyar cümle hayvanat.
Şu yaşıyan insanlar, duymazlar onu fakat.
Ne acı gerçektir ki, bunlar dahi ölürler.
O feci pişmanlığa, bunlar da gömülürler.
Eğer düşünselerdi bu hali, ihlas ile,
Hiç işleyemezlerdi bir günahı, az bile.
Lakin evliyaullah, görerek bunu her an,
Şiddetle kaçınırlar, en ufak bir günahtan.
İşte ey kardeşlerim, pişman olmamak için,
Bu ömür fırsatını iyi değerlendirin.
Haram, ateş demektir, yapmayın günah işi.
İnsanları bekliyor Cehennemin ateşi.)
|