Çıkıp gidin yurdumdan!
Nadiroğulları ki, Medine civarında,
Yaşayan bir yahudi kavmiydi o zamanda.
Hicri dördüncü yılda, bu alçak yahudiler,
Resule bir suikast yapmaya yeltendiler.
Halbuki Resulullah, bu yahudiler ile,
Bir saldırmazlık akdi yapmış idi vaktiyle.
Cibril aleyhisselam, bunun ile beraber,
Gelip bu teşebbüsü, Resule verdi haber.
O Server öğrenince, hemen bir tedbir aldı.
Onların teşebbüsü, çok şükür akim kaldı.
Lakin o andlaşmayı bozunca yahudiler,
Peygamber efendimiz, buna çok üzüldüler.
Eshabdan Muhammed bin Mesleme’ye, o vakit,
Buyurdu: (Nadiroğlu yahudilerine git.
De ki, haber gönderdi size Peygamberimiz.
Buyurdu ki: Yurdumdan başka yere gidiniz.
Burada, huzur ile oturmayıp yan yana,
Bir suikast planı kurdunuz zira bana.
Size, on günlük süre tanıyorum bugünden.
İşbu müddet zarfında, çıkın gidin mülkümden.
On günden sonra sizden, kim görülürse eğer,
Boynu vurulacaktır, bunu böyle bileler.)
Muhammed bin Mesleme, bu emri bildirince,
Korkudan, hazırlığa başladılar hemence.
Lakin yahudilere, münafıkların başı,
Abdullah ibni Übey dedi ki buna karşı:
(Sakın Müslümanlardan endişe etmeyiniz.
Yurdunuzu bırakıp, bir yere gitmeyiniz.
Onların sözlerinden korkuya kapılıp da,
Hiçbir yere gitmeyin o yurdu bırakıp da.
Savaş hazırlığına başlayın hemence siz.
Biz de varız burada, siz yalnız değilsiniz.
Yardıma geliyoruz iki bin kişi ile.
Onlar, sizi o yerden kovamaz hiç de bile.)
Onlar bu münafığın, bu sözüne aldanıp,
Bir yere gitmediler, vatanlarında kalıp.
Peygamber efendimiz, alınca bunu haber,
Yürüdü üstlerine, Eshabiyle beraber.
Nadiroğullarının yerleri, hemen hemen,
Dört kilometre kadar, uzaktı Medine’den.
Allah arslanı Ali, sancağı taşıyordu.
Bu kale üzerine yürüdü o gün ordu.
O kaleyi kuşatıp, muhasara ettiler.
Yeniden bir korkuya kapıldı yahudiler.
Yardım da gelmeyince münafıklardan hatta,
Kapana kısıldılar fare gibi adeta.
Yirmi günün sonunda, bunaldılar begayet.
Ve teslim bayrağını çektiler en nihayet.
Bütün silahlarıyla, altın, gümüşlerini,
Hatta eşya namına mevcut her şeylerini,
Tamamen müminlere bırakıp, terk ederek,
Kalelerinden çıkıp, o yeri ettiler terk.
Bir kısmı Şam’a gitti, bir kısmı da Hayber’e.
Yurtları, tamamiyle kaldı hep müminlere.
|