İslam’ın, gizli tebliğ olunduğu bir günde,
Resulullah dururken hanesinin önünde,
Osman bin Maz’un dahi, oradan geçmiş idi.
Resule, muhabbetle tebessüm etmiş idi.
Peygamber efendimiz, buyurdu ki o zaman:
(Biraz oturmaz mısın şuracıkta ya Osman?)
Hazret-i Cebrail de, geldi sonra o yere.
Vahiy getirmiş idi hazret-i Peygambere.
Görülünce Resulde vahiy alametleri,
Sordu Osman az sonra Resule bu halleri.
Buyurdu ki: (Cebrail indi az önce gökten.
Bana vahiy getirdi âlemlerin Rabbinden.)
Dedi ki: (Anlamadım, Cebrail ne demektir?)
Buyurdu ki: (Allah’ın elçisi bir melektir.)
Dedi ki: (Melek sana ne dedi ya Muhammed?
Çok merak ettim bunu, bana dahi beyan et.)
Buyurdu ki: (Ya Osman, buyurdu ki Rabbimiz,
Akrabaya iyilik ve ihsan eyleyiniz.
Kaçının insanlara kötülük eylemekten.
Adaletle hükmedin, sakının zulmetmekten.)
Tesir etti bu sözler Osman’ın saf kalbine.
Şehadeti getirip, girdi İslam dinine.
Sevindi Resulullah o gelince imana.
Kureyş’liler öğrenip, çok cefa etti ona.
Lakin öyle kuvvetli var idi ki imanı,
Bu cefalar, dininden döndürmedi Osman’ı.
Resulullah, hicreti emrettiği zamanda,
Çoluk çocuğu ile hicret etti Osman da.
İlk sene, Medine’de hasta oldu o fakat.
Tedavi gördüyse de, sonunda etti vefat.
O zaman Medine’de, ilk defa vefat eden,
Bu mübarek ve garip zat idi Sahabeden.
Kefene sarılırken bu Osman ibni Maz’un,
Resulullah yaklaşıp, alnından öptü onun.
Buyurdu ki: (Hiçbir şey edinmedin dünyadan.
Dünya da senden bir şey edinmedi ya Osman!)
Yaş aktı gözlerinden Allah’ın Habibinin.
Damladı yanağına o nurlu sahabinin.
Techiz ve tekfinini yaparak sonra yine,
Şerefli sahabiyi defnettiler kabrine.
O sırada zevcesi, geldi kabri başına,
Dedi: (Afiyet olsun ya Osman Cennet sana.)
İşitti Resulullah böyle söylediğini.
Buyurdu: (Nasıl bildin Cennete gittiğini?)
Dedi: (Ya Resulallah, çok ibadet yapardı.
Her gece namaz kılar, her gün oruç tutardı.)
Buyurdu ki: (Osman’ın, Allah ve Resulüne,
Sevgisini deseydin, kâfiydi buna yine.)
|