Bi’setin onbirinci senesinde, o Server,
Kâbe’de, bir grupla karşılaşıverdiler.
Bunlar altı kişiydi, Resulullah o zaman,
Onlar ile oturup, konuştu kısa bir an.
Kur’an-ı kerim’den de okuyup birkaç âyet,
O altı Hazrecli’yi, İslam’a etti davet.
Kelime-i şehadet getirip sonra hemen,
O an iman ettiler, hepsi can-ü gönülden.
Peygamber-i zişândan alarak sonra izin,
Döndüler Medine’ye İslam’ı yaymak için.
Bu mesud altı kişi, Medine’ye gelerek,
Halkı, İslamiyet’e çağırdılar tek be tek.
Öyle ki, bu gayretler sonunda, Medine’de,
Konuşulur olmuştu İslamiyet her evde.
Müslüman olmuşlardı tamamen Hazrec’liler.
Ve hatta Evs’ten dahi vardı iman edenler.
Es'ad bin Zürare ve oniki kişi daha,
Geldiler ertesi yıl, Hac için Beytullaha.
O zamanlar Mekke’de, çok gergin hava vardı.
Kâfirler, müminlere eziyet yaparlardı.
Sevgili Peygamberle görüşseydi kim eğer,
Yapıyorlardı ona çok feci işkenceler.
Allah’ın Resulüyle onlar dahi gizlice,
Bir araya geldiler Akabe’de bir gece.
Dediler ki: (Biz sana, her hususta teslimiz.
Her ne emir verirsen, yerine getiririz.)
Tam bağlılıklarını söyleyip Ona bizzat,
O gün Resulullaha ettiler hepsi biat.
Es'ad bin Zürare’yi, Resulullah hepsine,
Emir yapıp gönderdi, Medine beldesine.
Bu oniki bahtiyar, Medine’ye gelerek,
Halka, İslamiyet’i anlattılar gezerek.
Bu halis müminlerin yaptığı bu davetle,
Yayıldı İslamiyet Medine’de süratle.
Önceden düşman iken Evs ile Hazrec’liler,
Müslüman olur olmaz, oldular hep can-ciğer.
İslam’ı daha iyi öğrenmek için dahi,
Muallim istediler Resulden bizatihi.
Sahabeden Mus’ab bin Umeyr adında bir zat,
Vardı ki, Resulullah gönderdi onu bizzat.
Gitti hazret-i Mus’ab, Medine beldesine.
Es'ad bin Zürare’nin yerleşti hanesine.
Onun ile birlikte, ev be ev dolaştılar.
Resulün sevgisini halka aşıladılar.
Hatta Resulullahı, düşmanların şerrinden,
Koruyacaklarına söz aldılar hepsinden.
Böylece Resul ile yapılacak biata,
Zemin hazırladılar çalışarak adeta.
İkinci akabe biatı
Onüç yıl geçmişti ki bi’setten itibaren,
Müşriklerin o zulmü sürüyor idi aynen.
Hatta işkenceleri son haddine varmıştı.
Öyle ki, dayanılmaz bir hale ulaşmıştı.
Ve lakin Medine’de, Es'ad ibni Zürare,
Ve Mus’ab bin Umeyr’in üstün gayretleriyle,
İslam’la şereflendi Evs ile Hazrec’liler.
O imanla, huzur ve sevinç içindeydiler.
Mekke’de eza gören cümle Müslümanlara,
Kucaklarını açmış, beklerlerdi o ara.
En büyük arzuları şu idi ki: O Server,
Hicretle Medine’ye teşrif ediverseler.
Hepsi, mal ve canını, Onun için ruz-ü şeb,
Feda edeceğine söz vermişler idi hep.
Nihayet Hac mevsimi gelmiş idi o sene.
Onların bu aşkları, çıkmıştı zirvesine.
Es'ad bin Zürare’yle birlikte hem o zaman,
Yetmişüç erkek ile, iki kadın Müslüman,
Medine’den Mekke’ye gelip hac eylediler.
Resulle Akabe’de bir araya geldiler.
Görüşüp konuşarak o Serverle ayrıca,
Hicret etmelerini ettiler arz ve rica.
Peygamberin amcası hazret-i Abbas dahi,
Hazır bulunuyordu orada bizatihi.
Dedi: (Bu, biliniz ki, kardeşimin oğludur.
İnsanlardan en fazla sevdiğim kişi Odur.
Siz Onu tasdik edip ve tâbi olduysanız,
Ve alıp götürmekte kati kararlıysanız,
Beni tatmin edecek söz verin şimdi bana.
Bir zarar gelmemeli asla Onun kılına.
Onu, layıkı ile koruyacak iseniz,
Ne a’la, yanınızda götürün, yoktur beis.
Yok, oraya gidince, Onu yalnız başına,
Bırakacak iseniz, götürmeyin boşuna.)
Onun sözü bitince, Es'ad ibni Zürare,
Resulden izin alıp, başladı şu sözlere:
(Ya Resulallah bizler, kalbimizle büsbütün,
İman edip ve size tâbi olduk topyekün.
Size kucak açmakta, olduk bütün ve birlik.
Bu şerefli görevi, vacib ve lazım bildik.
Kendi çocuğumuzu nasıl koruyor isek,
Sizi dahi öylece koruruz, bu bir gerçek.
Ve sizi, kanımızın son damlasına kadar,
Koruyacağımıza, yeminle verdik karar,
Bu babta, aramızda tam mutabakat vardır.
Dilimiz ne söylerse, kalbimiz de aynıdır.)
Hepsi biat ettiler
Es'ad bin Zürare’nin konuşmasından sonra,
Abdullah bin Übade hitab etti onlara.
Dedi: (Ey Hazrec’liler, Resulü ne için siz,
Kabul ettiğinizi iyi bilir misiniz?)
Onlar, (Evet, biliriz) cevabını verdiler.
O, sözüne devamla dedi: (Ey Hazrec’liler!
Sizler Onu hem sulhta, hem savaş zamanında,
Koruyacak mısınız her tehlike anında?
Mallarınız zarara girse de tam olarak,
Ve akrabalarınız olsa da cümle helak,
Sevgili Peygamberi, eğer ki yardımcısız,
Bırakacak iseniz, şimdiden bırakınız.
Böyle yapar iseniz, biliniz ki elbette,
Helake uğrarsınız dünya ve ahirette.)
O böyle söyleyince, bilcümle Hazrec’liler,
Hepsi de, ittifakla onu tasdik ettiler.
Dediler ki: (Vallahi biz Peygamberimizi,
Hiç yalnız bırakmayız, öldürseler de bizi.
Mal ve can bakımından olsak da hayli mağdur,
Ondan ayrılamayız, ölmek var, dönmek yoktur.)
Bu sözleri, cümlesi kabul etti gönülden.
Allah’ın Resulüne söz verdiler o günden.
Ve Es'ad bin Zürare dedi ki ilk olarak:
(Ben, Allah ve Resule söz veririm ki mutlak,
Onu koruyacağım her zaman mal ve canla.
Ve biat ediyorum Peygamber-i zişânla.)
Müsafeha eyledi o böyle söyleyerek.
Sonra, diğerleri de biat etti tek be tek.
Resulullah uğrunda, böylece o gün onlar,
Hepsi, can ve malını hep ortaya koydular.
İki de kadın vardı aralarında, fakat,
Onlar ile, sadece söz ile oldu biat.
Resulullah, onlardan söz aldı ki bir daha:
(Bir şeyi şerik, ortak koşmayınız Allah’a.
Hiç hırsızlık, zina ve iftira etmeyiniz.
Kız çocuklarınızı asla öldürmeyiniz.
Yalan söylemeyin ki, kerihtir bu da gayet.
Ve hayırlı işlere etmeyin muhalefet.)
Onlar, Resulullahla ederken o gün biat,
Akabe tepesinden geldi şöyle bir feryat:
(Ey Kureyş, Muhammed ve Medineli müminler,
Sizinle savaş için ittifaka girdiler.)
Resulullah buyurdu: (Duyduğunuz bu feryat,
Akabe şeytanıdır, eylemeyin iltifat.)
Sonra o müminlere, bunu müteakiben,
Buyurdu: (Yerinize dönünüz şimdi hemen!)
Medine’den Resulün yanına gelmek ile,
Onlar Muhacirinden oldular böylelikle.
|