İlk imana gelmekle şereflenen eshabdan,
Biri, Sehl bin Hanifti, hem cesur ve kahraman.
Hicretten daha önce iman edip hem dahi,
İkinci Akabe'de bulundu bizatihi.
Tam bir İslam yiğidi, kumandanı idi Sehl.
Çok iyi ata biner, ok atardı pek güzel.
At üstünde, bir hoşça var idi ki gidişi,
Onu, hayranlık ile seyrederdi her kişi.
Bulunup cihad etti cenklerin her birinde.
Çok yiğitlik gösterdi Resulullah önünde.
Fevkalade severdi Allah’ın Habibini.
Ona siper ederdi savaşlarda kendini.
Uhud’da, Müslümanlar geri çekildiğinde,
O, cenge devam edip, sabit kaldı yerinde.
Delik deşik etmişken düşmanlar vücudünü,
Arayıp buldu yine Allah’ın Resulünü.
Zarar gelmesin diye Resulün vücuduna,
Siper etti kendini, küffârın hücumuna.
Ve hatta o müşrikler, meşhur Uhud cenginde,
Resulullaha doğru hücum ettiklerinde,
Sehl, şiddetle bağırıp, şaşırtırdı küffârı.
Ve hatta kendisine çekerdi hep onları.
Derdi ki: (Ey müşrikler, burda aradığınız.
Oku oraya değil, bu tarafa atınız.)
Tâ ki bitene kadar elindeki okları,
Düşman ile savaşıp, bizar etti onları.
Allah’ın Sevgilisi buyurdu ki o zaman:
(Sehl'e ok yetiştirin, odur iyi ok atan.)
Öyle çok severdi ki Peygamber-i zişânı,
Resulullah uğrunda hiç idi kendi canı.
Onun kılına dahi zarar gelmesin diye,
Atardı kendisini her türlü tehlikeye.
Mekke fethinden sonra, Allah’ın Peygamberi,
Huneyn gazası için, çağırdı gazileri.
Lakin o yıl, bahusus bu gaza sırasında,
Maddi sıkıntı vardı sahabe arasında.
Allah’ın Sevgilisi, görüp bu ızdırabı,
Yardıma çağırmıştı hemen cümle eshabı.
Sehl’in ise, o ara bir şey yoktu elinde.
Ne yardım yapsam diye çok düşündü evinde.
O da çok istiyordu yardıma katılmayı.
Zira sevindirirdi Resul-i kibriyayı.
Onu sevindirmenin verdiği haz yanında,
Her lezzet, yok gibiydi eshabın nazarında.
Evinde, yiyecekten bir avuç hurma vardı.
Onu alıp, Resulün huzurlarına vardı.
Dedi: (Ya Resulallah, bu var yalnız evimde.
Bu hususta yardımım bunlar olsun benim de.)
Resul, kıymet vererek kabul etti onları.
Eliyle, üst tarafa koydu o hurmaları.
|