Ebu Zer-i Gıfari, vakta ki etti iman,
İstedi ki, kavuşsun bu devlete her insan.
O, Müslüman olmanın sevinciyle, bu kere,
Söyledi imanını Kâbe’de aşikâre.
Müşrikler bunu duyup, üstüne saldırdılar.
Bayılıncaya kadar, taş ve sopa vurdular.
Sonra hazret-i Abbas görüp bu olanları,
Ebu Zer’i kurtarıp, ikaz etti onları.
Dedi: (Öyle bir yerde oturur ki bu adam,
Ticaret kervanınız, önünden geçiyor tam.
Buna öyle eziyet, işkence ederseniz,
Bir daha siz oradan nasıl geçeceksiniz?)
Müşriklerin elinden kurtulunca Ebu Zer,
Resulün huzuruna geliverdi bu sefer.
Resulullah buyurdu: (Dön git memleketine.
O yörenin halkını, çağır İslam dinine.)
Bu emir üzerine, yurduna etti avdet.
İnsanları toplayıp, İslam’a etti davet.
Dedi ki: (Hakiki din, İslamiyet’tir ancak.
Ve bir tek ilah vardır ibadet yapılacak.
O hakiki ilah da, Allah'tır ki, O birdir.
Ve hazret-i Muhammed, Onun Peygamberidir.)
Birçoğu, bu sözlere edince hep itiraz,
Kabile reisleri dedi ki: (Susun biraz!)
Ebu Zer-i Gıfari şöyle dedi o zaman:
(Kardeşlerim, vakta ki ben Müslüman olmadan,
Bir gün, Nuhem putunun yanına gitmiş idim.
Önüne süt koyarak, geriye çekilmiştim.
Biraz sonra bir köpek, geldi onun önüne.
Sütü içip, o putun pisledi üzerine.
Pis bir köpeğin bile, böyle büyük hakaret,
Eylediği bir puta edilir mi ibadet?)
Herkes başını eğmiş, öylece dinliyordu.
İçlerinden birisi, kalktı ve şöyle sordu:
(Senin bu bahsettiğin Peygamber neler diyor?
Onun getirdiği din, neleri emrediyor?)
Dedi: (O buyurur ki, hakiki ilah birdir.
O, her şeyin sahibi ve mutlak malikidir.
İyi, güzel ahlaka çağırıyor herkesi.
İnsanları huzura erdirmektir gayesi.
Diyor ki: Hiç kimseye yapmayın bir haksızlık.
Zira fena şeylerdir her türlü ahlaksızlık.
İçki, kumar, zinaya yaklaşmayın ki zinhar,
Çünkü insanlar için, çok zararlıdır bunlar.)
Bunları söyleyince, insaf etti çoğu halk.
Reisleri Haffaf ve Üneys başta olarak,
Onun bu sözlerini, tasdik edip o zaman,
Çoğu, can-ü gönülden oldular hep Müslüman.
|