Gönül Sultanları.com >  Eshâb-ı Kirâm > Resulullah hastalandı
Resulullah hastalandı
Olmuştu ki hicretin onbirinci senesi.
Ve Safer yirmialtı, günlerden Cumartesi,

Buyurdu Resulullah cümle sahabilere:
(Bir ordu hazırlansın çıkmak için sefere!)

Hazret-i Üsame’yi çağırıp huzuruna,
kumandan tayin etti, sahabe ordusuna.

Buyurdu: (Ey Üsame, çık Allah’ın ismiyle.
Yürü İslam dinini yüceltmek gayesiyle.

Şam’a ve Filistin’e, oradan Darum’a git.
Baban, o topraklarda olmuştu zira şehid.

Allah’ın izni ile, git de o topraklara,
Çiğnet o zalimleri, develerle atlara.

Varacağın yerlere, öyle hızlı ve seri,
Git ki, geleceğinden olmasın haberleri.)

Sonra, kendi eliyle sancağı bağladı ve,
Hazret-i Üsame’ye verip çıktı minbere.

Buyurdu: (Üsame’nin babası olan Zeyd’i,
Hepiniz bilirsiniz, çok iyi bir kimseydi.

Nasıl kumandanlığa, o, çok layık idiyse,
Yine benim katımda, o nasıl sevgiliyse,

Oğlu Üsame dahi, emirliğe layıktır.
Onun dahi katımda, büyük değeri vardır.)

Üsame, ordusuyla vardı Cürf menziline.
Eshabın büyükleri tâbiydi kendisine.

Hazret-i Ebu Bekir, hazret-i Ömer, Osman,
Hazret-i Üsame’nin emrindeydi o zaman.

Üsame hazretleri, çıkmak için sefere,
Geldi Resulullaha veda etmek üzere.

Vedalaşıp, ordunun başına geçti hemen.
Gazaya çıkmak için harekete geçerken,

Annesi tarafından, kendisine bir haber,
Geldi ki: (Şu sırada hastalandı Peygamber.)

Takvimler yirmisekiz Safer’i gösterirken,
Sıtmaya yakalandı Resulullah aniden.

Bu haberi alınca, Üsame hazretleri,
Ziyaret etti tekrar evinde o Serveri.

Abdullah ibni Mesud anlatır ki: O günde,
Bazımız toplanmıştık o Serverin önünde.

Bize bakıp, o kadar ağladı ki hüznünden,
Akardı gözyaşları, mübarek nur yüzünden.

Sonra buyurdular ki: (Merhaba ey Eshabım!
Sizi, her sıkıntıdan hıfz eylesin Allah’ım.

Rızkınıza bereket ve hayır versin size.
Hepimiz bir gün elbet, döneriz Rabbimize.)

Dedik: (Ya Resulallah, ne için hazretiniz,
Eceliniz yaklaşmış gibi söz edersiniz?)

Buyurdu: (Veda vakti yaklaştı bu dünyaya.
Artık yakın olurum Allahü teâlâya.)


www.gonulsultanlari.com