Ebu Said-i Hudri, şöyle rivayet eder:
Bir hadis-i şerifte, buyurdu ki o Server:
(Hak teâlâ emriyle, o kıyamet gününde,
Yakuttan üç taht konur, Arş-ı a’la önünde.
Sağa ve sola konur kürsilerden ikisi.
Bunların ortasına konur hem de birisi.
Sağdakine, İbrahim Halilullah oturur.
Soldaki kürsiye ben, ortadaki boş durur.
O kürsiye, birazdan tazim, hürmet ederek,
Ebu Bekri getirip oturtur birçok melek.
Ve nida ederler ki: (Halil ile Habib'in,
Arasında olması, ne hoştur Ebu Bekrin.)
Rivayet ediyor ki, hem de Ebu Hüreyre:
Şöyle buyurmuşlardır, Resulullah bir kere:
Ben, mirac gecesinde, çıktığımda Arş'a dek,
İşittim: (Ya Muhammed! ya Muhammed!) diyerek.
Hemence (Lebbeyk!) diye, cevap verdim nidaya.
Lakin aynı hitabı, duydum sonra bir daha.
Hak teâlâ katından, denildi: (Ya Muhammed!
Ben Sıddık'ı severim, sen de eyle muhabbet.)
Yine merak etti ki bir gün Cibril-i emin:
Sevgisi ne kadardır Resule Ebu Bekrin?
Bunu anlamak için, girdi a’ma şekline.
Oturdu Ebu Bekrin yolunun üzerine.
Hazret-i Ebu Bekir, o gün sabah erkenden,
Kıymetli elbiseler giyinip çıktı evden.
Gördü yolu üstünde oturan bir a’mayı,
Tam önünden geçerken, işitti şu duayı:
(Resulün aşkı için, kim bir şey verir ise,
Hak teâlâ katında, aziz olsun o kimse.)
O Resulün ismini duyunca o a’madan,
Üstündeki cübbeyi çıkarıp verdi o an.
Hem öyle sevindi ki aldığı bu duaya,
(Bir daha söyle!) diye, rica etti a’maya.
Tekrar etti Cebrail, yaptığı bu duayı,
Bu sefer verdi ona, üstündeki ridayı.
Bir daha söyleterek, verdi pabucunu da.
Sonunda, tek gömleği kalmıştı vücudunda.
Cibril, sonra gelerek huzuruna Resulün,
Dedi ki: (Ebu Bekri, imtihan ettim bugün.
Verdi senin aşkına, cümle elbisesini.
Anladım sana olan, aşırı sevgisini.)
Aldıklarını verip, dedi ki: (Ya Muhammed!
Bunları, Ebu Bekre sen tekrar iade et.)
Çağırdı Resulullah, hazret-i Ebu Bekri.
Vaziyeti anlatıp, onları verdi geri.
Lakin emir gereği, onları aldı hemen.
Sonra hediye verdi fukaraya tamamen.
|