Bir gün evde dururken Allah’ın Sevgilisi,
Osman ibni Affan’ın, geldi bir hizmetçisi.
Hediye getirmişti, dört deve yükü buğday.
Dedi ki: (Efendimin hediyesidir bunlar.)
Resul, muhacirlere taksim etti hepsini.
Düşünmedi o anda, hiç kendi hanesini.
Hizmetçi geri dönüp, geldi Efendisine,
Hadiseyi, ayniyle nakletti kendisine.
Hazret-i Osman ise, bu haberin ardından,
Dört deve yükü daha, gönderdi ambarından.
Resulullah, onu da taksim etti Ensar’a.
Kendi hanelerine, gelmedi yine sıra.
Duydu hazret-i Osman, bunu da hizmetçiden.
Dört deve yükü daha, gönderdi o gün hemen.
Sordu Resul-i ekrem, o gelen hizmetçiye:
(Efendinin, ne kadar buğdayı kaldı?) diye.
Dedi: (Ya Resulallah, hiç kalmadı yanında.
Gönderdi tamamını, ne varsa ambarında.)
Resulullah, bunu da öğrenip o gelenden,
Ellerini kaldırıp, bir dua etti hemen:
(Ya Rabbi, kim bir ihsan ettiyse bana eğer,
Verdim mükafatını hepsinin birer birer.
Osman’ın ihsanından, aciz kaldım ben fakat.
Ona sen, hazinenden karşılık ver kat be kat.)
O Server, duasını bitirmiş idi ki tam,
Geldi hemen yanına, Cibril aleyhisselam.
Dedi: (Ya Resulallah, Rabbimiz şimdi sana,
Selam eder ve der ki, selam söyle Osman’a.
Razı olduk biz onun, sana ihsanlarından.
Muaf kıldık onu biz, ahiret hesabından.
Onun mükafatından, sen aciz kaldın ise,
Karşılığını vermek, zor gelmez asla bize.)
Bir gün de altın koyup, yedi tabak içine,
Verdi o tabakları, yedi hizmetçisine.
Dedi: (Resulullaha götürünüz bunları!)
Onlar dahi giderek, arz ettiler onları.
Peygamber efendimiz, gayet memnun oldular.
(Peki, selam söyleyin Osman’a) buyurdular.
Lakin arz ettiler ki onlar Efendimize:
(Bizi de, tabaklarla hediye etti size.)
O zaman buyurdu ki Resul-i ekrem dahi:
(Sana havale ettim Osman’ı ya ilahi!)
Resulün bu duası, vakta ki oldu tamam.
Geldi yine Resule, Cibril aleyhisselam.
Dedi: (Ya Resulallah, Rabbimiz şimdi sana,
Buyuruyor ki: Benden selam söyle Osman’a.
Onun bu ihsanına karşılık, Huld ve Naim,
Adlı iki cenneti, ona ihsan eyledim.) |