O Server buyurdu ki: (Ya Ali, Hak teâlâ,
Seni, dört haslet ile, herkesten kıldı a’la.)
Hazret-i Ali dahi, bu sözler üzerine,
Şöyle arz eyledi ki Allah’ın Resulüne:
(Anam, babam, yoluna feda olsun büsbütün.
Bu fakir nasıl olur, herkesten daha üstün?)
Buyurdu ki: (Ya Ali, dilerse cenâb-ı Hak,
Dilediği kuluna, ihsan eder muhakkak.
Öyle ki, hiç kimsenin hayaline, aklına,
Gelmeyen nimetleri, bahşeder o kuluna.)
Eshab sual etti ki: (Ali'yi üstün kılan,
O dört husus nedir ki, merak ettik biz şu an.)
Buyurdu ki: (Ali'ye, Fatıma gibi hanım,
Hasan, Hüseyin gibi, oğul verdi Allah’ım.
Hem de Resulullahtır, onun kayınpederi.
Bana nasib etmedi, lakin bu nimetleri.)
Sahabe-i kiramın, üstünlerinden bir zat,
Der ki: Resulullahtan, işittim ben de bizzat.
Buyurdu ki: (Ali'ye, kim kötü söyler ise,
Onu, bana söylemiş gibi olur o kimse.
Bana dil uzatırsa bir kimse de eğer ki,
Allah’a dil uzatmış sayılır elbette ki.)
Cabir bin Abdullah da, bu babta der ki aynen:
(Bizler, Resulullahın zamanında da zaten,
Bir kimse münafık mı, bunu anlamak için,
Sadece bir tavrına bakardık o kişinin.
O, hazret-i Ali'ye, ediyorsa düşmanlık,
O zaman anlardık ki, bu kişi bir münafık.)
Yine hazret-i Ali, der ki: (Resul-i ekrem,
Bana bin çeşit ilim talim buyurdu ki hem,
Vardır her bir ilmin de bin kolu ve şubesi,
O takdirde bir milyon ilim olur cümlesi.)
Cabir bin Abdullah'ın, yine rivayetiyle,
Peygamber efendimiz, buyurdular ki şöyle:
(Nasıl ki hakkı varsa, oğlunda her babanın,
Ümmette hakkı vardır, Aliyyül Mürteza'nın.)
Muaz bin Cebel dahi, şöyle rivayet eder:
Hadis-i şeriflerde, buyurdu ki o Server:
(Ateş, nasıl odunu, yakıp küle çevirir,
Ali'nin sevgisi de, günahları bitirir.
Ben ilmin şehriyim ve Ali de kapısıdır.
O, ilmi ümmetime tam açıklayıcıdır.
Ve yine imandandır ona sevgi, muhabbet.
Ona bakmak rahmettir, sevgisi de ibadet.
Ali'nin sevgisinde, birleşseydi eğer halk,
Rabbimiz, cehennemi o zaman etmezdi halk.
Yer gök, bir kefesine konulsa terazinin,
Buna rağmen, imanı ağır gelir Ali'nin.)
|