Hûd aleyhisselama, ilk önce Âd kavminden,
Cünabe bin Esam’dı inanıp iman eden.
Amcasının oğluydu, bu zat Hûd peygamberin.
Ona, can-ü gönülden inanıp, oldu mümin.
Bir gün, akrabasından, kırk kişi ile bu zat,
Otururken, onlara şöyle etti nasihat:
(Bize peygamber oldu, amcamızın oğlu Hûd.
O diyor ki, Allah'tır, yegane ilah, mabud.
Tebliğ ettiği halde, o size Hak yolunu,
Sebep ne ki, inkâra kalkışırsınız onu?
Niçin hâlâ bu yolu terk edemiyorsunuz?
Ve niçin o Allah'a iman etmiyorsunuz?
Hûd, sizin amcanızın oğludur ayriyeten.
Siz inanmalısınız, daha önce herkesten.
Önce de tanırdınız amcanızın oğlunu.
Bilirdiniz ne kadar emin zat olduğunu.
Hayatında yalan söz söylememiştir asla.
Şimdi inkâr etmeniz, bağdaşır mı insafla?
O, Allah tarafından geldi size peygamber.
Ve saadet yolunu, veriyor size haber.
Hâlâ inanmamanın sebebi acep nedir?
Lakin inkârcılara, yakında azap gelir.
Nitekim Nuh kavmi de, etmişti onu inkâr.
Ama Nuh tufanında, hepsi helak oldular.
Korkuyorum siz dahi, inanmazsanız bu gün,
Onlar gibi, size de azap gelir topyekün.)
O böyle söyleyince, hep gadaba geldiler.
Üstüne hücum edip, hakaret eylediler.
Öldüreceklerdi ki, Cünabe’yi, bu kere,
Ellerinden kurtulup, geldi Hûd peygambere.
Başına gelenleri, ona da verdi haber.
Çok teselli eyledi, bu zatı Hûd peygamber.
Buyurdu ki: (Üzülme, elbette cenâb-ı Hak,
Bunun mükâfatını, verir sana muhakkak.)
Ve yine Hûd peygamber, bir gün yolda giderken,
Mersed adlı biriyle, karşılaşmıştı birden.
Önce Mersed dedi ki: (Ben sana geliyordum.
Ve sana, bir şart ile inanayım diyordum.
Hanımla, aramızda bir konuşma geçmişti.
Ben bir şey söylemiştim, o da cevap vermişti.
Bana, o konuşmayı haber verirsen şayet,
İman edeceğim ki, hak peygambersin elbet.)
Hûd peygamber, tebessüm buyurup ona önce,
Buyurdu: (Hanımınla, konuşurken dün gece,
Sen hanıma dedin ki, Yarın Hûd'a gideyim.
İşbu konuşmamızı, ondan sual edeyim.
Eğer haber verirse bu konuşmayı bana,
Ben de iman edeyim, peygamber olduğuna.
Hanımın da, cevaben şöyle dedi o vakit:
Çok iyi söylüyorsun, yarın hemen ona git.)
Mersed bunu duyunca, iman etti anında.
Dönüp iman ettirdi, o gün hanımını da.
Lakin o da korkarak, müşriklerin şerrinden,
Bir müddet imanını, gizledi müşriklerden.
|