Henüz vefat etmeden, oğlu İsmail'ini,
Çağırıp, yaptı ona, en son vasiyyetini.
Buyurdu ki: (Ey oğlum, alnında parlıyan nur,
Son peygamber hazret-i Muhammed'in nurudur.
Bize, ecdadımızın şudur ki vasiyyeti:
Çok iyi muhafaza edin bu emaneti.
İşte, ahir zamanda gelecek o Resulün,
Nuru, senin alnında parlıyor şimdi bugün.
Sen de, bu emanete ederek tam riayet,
Onu, temiz ve afif bir hanıma teslim et.
Kendi evladına da, vasiyyet et ki yine,
Nur, temiz alınlardan, ulaşsın sahibine.)
Bu vasiyyetten sonra, çıktı bir gün evinden.
Kilitledi kapıyı, âdeti üzre hemen.
Biraz sonra geldi ve içeri girdi tekrar.
Gördü ki, odasında bir yabancı kimse var.
Buyurdu ki: (Ey kişi, sen kimsin, niye geldin?
Bu ev kilitli iken, sen nasıl girebildin?)
Dedi ki: (Senden başka, bir sahip vardır ki hem,
Her şey Onun mülküdür, Onundur cümle alem.)
O zaman anladı ki, bu, İns ve Cin değildir.
Ve sorup öğrendi ki, hazret-i Azrail’dir.
Buyurdu: (Ey Azrail, müminlerin ruhunu,
Ne şekilde alırsın, bir göster bana bunu.)
Peki deyip, çok güzel bir surete girerek,
Göründü bir an ona, tebessüm eyliyerek.
Gönlüne sürur doldu o yüzü gördüğünde.
Zira böyle güzel yüz, görmemişti ömründe.
Buyurdu ki: (Bir mümin, ölürken, ona şayet,
Yalnız bu gösterilse, eder ona kifayet.
Facirlerin ruhunu, ne tarzda kabzedersin?
Mümkünse onu dahi, bana gösterir misin?)
Peki deyip, iğrenç ve korkunç şekle büründü.
Hazret-i İbrahim'e, bir de böyle göründü.
Bayıldı Halilullah, onun iğrençliğinden.
Kendine geldiğinde, buyurdu şöyle hemen:
(Bir kâfir de ölürken, o kula cenâb-ı Hak,
Yalnız bunu gösterse, yeter azab olarak.)
Buyurdu: (Ey Azrail, gelmene sebep nedir?
Ruhumu almaya mı, yoksa ziyaret midir?)
Melekül mevt o zaman, arz etti ona şunu:
(Eğer izin verirsen, kabzederim ruhunu.)
Buyurdu ki: (Kalbimde, bir şüphe vardır benim.
Bu şüpheden kurtulup, öyle ölmek isterim.
Ey Azrail, Rabbime arz et ki benden şunu:
Hiç bir dost, bir dostunun, alır mı ki ruhunu?)
Melekül mevt, onun bu sualini, Allah'a,
Arz edip, geldi sonra yine Halilullah'a.
Dedi ki: (Ya İbrahim, buyurdu cenâb-ı Hak:
Hiç bir dost, bir dostuna, istemez mi kavuşmak?)
İşitti Halilullah, bu cevabı melekten.
Buyurdu: (Ey Azrail, acele eyle hemen!
Çabuk gel de kavuştur, bu canımı Canan'a.
Ölümden daha güzel, müjde yok zira bana.)
O böyle söyleyince, yaklaştı melekül mevt.
Ve mübarek ruhunu, kabz eyledi nihayet.
|