Dediler: (Babacığım, salih bir kimse vardı.
Halimize acıyıp, koyunları suladı.)
Birine buyurdu ki: (Git çağır onu bana!)
Kız, utana sıkıla geldi onun yanına.
Dedi: (Yardımınıza sevindi babam gayet.
Ücretini vermeye, ediyor eve davet.)
O önde, kız arkada, yürüdüler beraber.
(Siz kimsiniz?) diyerek, sordu Şuayb Peygamber.
Dedi: (Yakub neslinden, Musa bin İmran’ım ben.
Mısır’dan hicret ettim Firavun’un şerrinden.)
Buyurdu: (Bu yer girmez, onun mülk sahasına.
Müsterih ol, burada hiç zarar gelmez sana.)
İzin alıp, istedi biraz istirahati.
Çünkü çok meşakkatli geçmişti seyahati.
Kızlardan bir tanesi gelip Şuayb Nebi'ye,
Arz etti: (Onu bize, ücret ile tut!) diye.
(Babacığım, bu kişi çok hayırlı biridir.
Otlatır hayvanları, kuvvetli ve emindir.)
Şuayb Nebi, kızının beğendi bu fikrini.
Ve Musa Peygambere yaptı şu teklifini:
(Yanımda sekiz sene kal ve yardım et bana.
Kızlarımdan birini, nikah edeyim sana.)
Dedi ki: (Ben garibim, hiç yok ki dünyalığım.
Mehrini eda edip, düğünümü yapayım.)
Buyurdu ki: (Lüzum yok dünya mal-ü mülküne.
Sekiz yıl hizmet eyle, geçer mehir yerine.)
Peki deyip, evlendi o kızla en nihayet.
Yanında, sekiz sene kaldı ve etti hizmet.
Hizmete başlayınca o gün hazret-i Musa,
Şuayb aleyhisselam verdi ona bir asa.
Cennette bir ağaçtan yapılmıştı vaktiyle.
Ve hazret-i Âdem’den gelmişti elden ele.
Şuayb aleyhisselam, o gün sürülerini,
Ona teslim ederek, yaptı şu tembihini:
(Ya Musa, koyunları al götür otlatmağa.
Ve lakin şu kavşaktan sola dön, sapma sağa.
Çünkü o sağ tarafta, büyük bir ejderha var.
Korkarım o ejderden zarar görür hayvanlar.)
Musa aleyhisselam, peki deyip, oradan,
Ayrılıp, o noktaya vasıl oldu birazdan.
Ve lakin gelir gelmez sürüyle o kavşağa,
Hayvanları, ısrarla saptılar birden sağa.
Gayret sarf ettiyse de çevirmeye o kadar,
Muvaffak olamadı, ilerledi hayvanlar.
Bir hikmet vardır deyip, bıraktı hallerine.
Sonra yatıp uyudu, toprağın üzerine.
Birazdan o ejderha o yere geldi birden.
Ve lakin asa dahi, canlanıp kalktı yerden.
O da oldu ejderha, büyüktü hem de gayet.
Saldırıp, ötekini öldürdü en nihayet.
Uyandı uykusundan hazret-i Musa dahi.
Ölü vaziyetinde gördü o ejderhayı.
|