Gönül Sultanları.com >  Peygamberler > Musa aleyhisselam > Azap devam ediyor
Azap devam ediyor
Bu kadar çok musibet gördüyse de kıbtiler,
Yine iman etmeyip, küfre devam ettiler.

Hak teâlâ, onlara, yine verdi bir afat.
Eyledi bu sefer de, kurbağayı musallat.

Bir kurbağa sürüsü çıkarak o gün Nil’den,
Gelip, o kıbtilerin evini sardı birden.

Evleri, avluları kurbağa kaynıyordu.
Bir tane öldürseler, bin tane artıyordu.

Yataklarına dahi, dolardı onlar hatta.
Hiç kimse, kurbağadan yatamazdı yatakta.

Biri, konuşmak için ağzını açsa eğer,
İçine kurbağalar sıçrıyordu her sefer.

Yemek pişirmek için, yaksalar bir ateşi,
Derhal söndürürlerdi atlayıp üçü beşi.

Yemek kaplarına da, girerdi kurbağalar.
Ateş ile sıcaktan, görmezlerdi bir zarar.

Bu, öyle bir sıkıntı verdi ki her kıbtiye,
Aciz kalıp, geldiler yine Musa Nebi’ye.

Ağlayıp, bu azabdan ettiler çok şikayet.
Dediler ki: (Mahvetti bizleri bu musibet.

Kaldır üzerimizden bu afet ve belayı.
Biz de iman edelim sana bundan dolayı.)

Musa Nebi, onlardan kavi söz aldı yine.
Belanın def’i için dua etti Rabbine.

Hak teâlâ, bir rüzgar estirerek bu sefer,
O yerde, kurbağadan kalmadı tek bir eser.

Kurbağa musibeti ortadan kalktı, fakat,
Yine göstermediler sözlerine sadakat.

Musa aleyhisselam beddua etti yine.
Nil’in suyu, bir anda dönüştü kan haline.

Sadece kıbtilere geldi lakin bu afet.
Aynı su, müminlere tatlı ve saftı gayet.

Mesela su çekseydi bir kıbti bir kuyudan,
O su, onun elinde kan olurdu her zaman.

Sonra, aynı kuyudan, müminler çekse eğer,
Onlara, saf ve temiz su gelirdi her sefer.

Bir müminle bir kıbti, su içseydi bir kaptan,
Müminin içtiği su, kıbtiye olurdu kan.

Bir kıbti, bir müminden etti ki bir gün niyaz:
(Şu senin saf suyundan ikram et bana biraz.)

Olur deyip, kabından döktü onun kabına.
Ve lakin döker dökmez, su, birden döndü kana.

Dedi: (Önce sen iç de, anla su olduğunu.
Sonra aynı bardakla, sen içir bana onu.)

O da içip dedi ki: (Bu, saf sudur vallahi.)
Sonra, kendi eliyle, içirdi ona dahi.

Lakin su, girer girmez o kıbtinin ağzına,
Hikmeti ilahiyle dönüştü yine kana.

Fir’avn da, susuzluktan kemirdi yaş ağacı.
Lakin bu da, ağzına geldi tuzlu ve acı.

Yine Musa Nebi'ye yalvardılar gelerek.
Dediler: (Bu belaya, gücümüz kalmadı pek.

Rabbine, bunun için eyle de yine niyaz,
Bu kan belasından da, eylesin bizi halas.

İmana geleceğiz, sana söz, hem de kati.
Yeter ki üstümüzden kaldır bu musibeti.)

Dua etti, bu bela ortadan kalktı yine.
Lakin inanmadılar yine onun dinine.

www.gonulsultanlari.com