Merhametsiz Firavun, bu zavallı hatuna,
Çok işkence ettirdi, ihtirası uğruna.
O ise, imanından hiç taviz vermiyordu.
Sabrediyor ve yine (Allah birdir!) diyordu.
Beş yaşında kızı ve oğlu vardı üç aylık.
Bu masum yavrulara el attı hain artık.
Önce kız çocuğunu, anasının yanına,
Getirtip, bir bıçağı dayadı boğazına.
Dedi ki: (Ey Maşita, de bana sen tanrısın.
Yoksa, kanlar içinde ölecektir bu kızın.)
Maşita, bir çocuğa, bir de Fir’avna baktı.
Zalim, bıçak elinde, merhametten uzaktı.
Yine de söylemedi onu o zor zamanda.
İmanda sebat edip, kazandı imtihanda.
Dedi: (Benim ilahım bir tektir, o da Allah.
Zaten Ondan gayri de, yoktur başka bir ilah.)
Firavun bunu duyup, nefret, kin ve gayzından,
Kesiverdi bıçakla masumu boğazından.
Etrafa yayılırken kızcağızın feryadı,
Maşita’da bir vakar, bir kararlılık vardı.
İmanına bir halel gelmemişti katiyen.
Ve lakin kanlı yaşlar akardı gözlerinden.
Firavun, bu hırs ile bağırırdı ki şöyle:
(Benden başka bir tanrı var mıdır, haydi söyle!)
Maşita, imanında tam sebat ediyordu.
Aynı kararlılıkla (Allah birdir!) diyordu.
Bu sefer de Firavun, dönüp adamlarına,
Dedi ki: (O üç aylık bebeği verin bana!)
Kenarda, kızgın halde bir fırın yanıyordu.
Firavun, Maşita’ya şöyle bağırıyordu:
(Benim tanrılığıma şimdi de dersen hayır,
Bu bebeğin, fırında yanacak cayır cayır.
Kızını boğazlayıp öldürdüm, biliyorsun.
Sıra bunda, sen hâlâ inat mı ediyorsun?)
Zalim, bebek elinde o fırına yaklaştı.
Maşita, artık buna dayanamayacaktı.
Düşündü: Bu zalimin dediğini diyeyim.
Fakat yine kalbimden, onu inkâr edeyim.
Vermişti kararını, o sözü diyecekti.
Lakin onu, içinden yine reddedecekti.
Böyle kendi kendine düşünürken, tam o an,
O üç aylık bebeği fırına attı Fir’avn.
Lakin fırın içine düşünce masum bebek,
Seslendi annesine hemen dile gelerek:
(Anneciğim aman ha, söyleme onu sakın!
Biraz daha sabreyle, şimdi kurtulacaksın.
Cennete kavuşmana az kaldı, sabret biraz.
Aradaki mesafe, bir adımdan daha az.
Sakın söylemeyesin Fir’avnın dediğini.
Cennette, çok nimetler bekliyor şimdi seni.
Ben ve ablam, ikimiz, şu anda Cennetteyiz.
Büyük sabırsızlıkla seni beklemekteyiz.)
Maşita, işitince yavrusunun sesini,
Allah dahi, gözünden kaldırdı perdesini.
Çocuğun gördüğünü, o dahi görüyordu.
Bir an önce Cennete kavuşmak istiyordu.
O sırada Maşita vefat etti şehiden.
Cennet nimetlerine kavuştu ebediyyen.
|