Gönül Sultanları.com >  Peygamberler > Süleyman aleyhisselam > Rüzgar emrine girdi
Rüzgar emrine girdi
Peygamber olduğunda Süleyman Nebi dahi,
Dedi: (Af ve mağfiret eyle beni ilahi!)

Ve peygamberliğini teyid etmek üzere,
Rabbinden, bir mucize talep etti bir kere.

Dedi ki: (Ya ilahi, dünyada bir kuluna,
Nasib etmeyeceğin bir saltanat ver bana.)

Zira onun devrinde, vardı zalim sultanlar.
Mülk ile övünmeyi etmişlerdi hep şiar.

Ve her kimin vardıysa mülkü ve saltanatı,
Halk, ona gösterirdi ilgi ve iltifatı.

Süleyman Peygamber de bunları bildiğinden,
O da, mülk ve saltanat talep etti Rabbinden.

Lakin o, istemedi keyf için saltanatı.
Dinini daha kolay yaymak idi maksadı.

Hazret-i Musa’nın da asası oldu ejder.
Zira onun devrinde meşhurdu böyle şeyler.

Peygamber-i zişânın devrinde de insanlar,
Nutuk ve Belagata ederlerdi itibar.

Bu yüzden, Hak teâlâ Resul efendimize,
Kur’anı nazım yapıp, kıldı büyük mucize.

Hak teâlâ, Süleyman Nebi’ye mülkten ayrı,
Verdi onun emrine cinler ile rüzgarı.

Havadaki kuşlarla, yerde cümle hayvanat,
Süleyman Peygambere ederlerdi itaat.

Cinlerin dokuduğu vardı ki bir yaygısı,
Çıkarlardı üstüne kendisiyle ordusu.

Ve Süleyman Peygamber, emrederdi rüzgara.
Çok hızlı götürürdü onları uzaklara.

Yarım günde, bir aylık mesafe giderlerdi.
Her nereye istese, oraya inerlerdi.

Yemek kapları ile, malzemelerini de,
Alıp götürürlerdi, hep beraberlerinde.

Hak teâlâ, o kadar mülk vermişti ki ona,
Hatta sahip olmuştu dünyanın tamamına.

Ona ihsan olunan mucizeden biri de,
Uzaktan duymasıydı çok hafif sesleri de.

Ordusuyla havada giderlerken ileri,
Taif’te, bir vadiye murad etti inmeyi.

Lakin karıncaları pek çok idi o yerin.
Gördüler indiğini Süleyman Peygamberin.

Reis durumundaki dişi karınca dahi,
Onların indiğini görünce bizatihi,

Diğer karıncaları eyledi derhal ikaz.
Dedi: (Ey karıncalar, dinleyin beni biraz.

Dolaşmayın ortada, havadan bir Peygamber,
Geliyor bize doğu, ordusuyla beraber.

Onlar yere inmeden, girin ki yerinize,
Bilmeden basmasınlar sizin üzerinize.)

O böyle söyleyince, bilcümle karıncalar,
Yuvalarına girip, görmediler bir zarar.

Süleyman Peygamber de, o dişi karıncanın,
Sesini işitmişti, ihsanıyla Allah’ın.

Ve muttali olunca karıncanın sesine,
Tebessüm eylemişti hem de gülercesine.

Zira bir karıncanın kelamını işitip,
Anlamak, bu dünyada her kula olmaz nasip.

Rabbinin kendisine verdiği bu nimeti,
Tefekkür eylemişti, buydu memnuniyeti.

www.gonulsultanlari.com