Peygamber efendimiz, altı yaşına kadar,
Muhterem annesinin yanında kıldı karar.
Altı yaşında iken, sevgili annesiyle,
Medine’ye gittiler ziyaret gayesiyle.
Babası Abdullah’ın kabrini de ziyaret,
Etmek için, sefere çıktılar en nihayet.
Medine’ye giderken, ayrıca yanlarında,
Hizmetçileri vardı Ümmü Eymen adında.
Orada bir ay kadar, ikamet ederken hem,
Bir havuzda, yüzmeyi öğrendi Fahr-i âlem.
Bir yahudi âlimi var idi ki orada,
O Serverin halinden bir şeyler sezdi o da.
Zira Onda görmüştü nübüvvet alameti.
Yanına yaklaşarak, ismini sual etti.
(Adım Ahmed) deyince, bağırdı ki bu sefer:
(İşte, ahir zamanda gelecek son Peygamber!)
Başka âlimler dahi toplandılar bu yere,
Konuşmalar yaptılar hep bu mevzu üzere.
Derlerdi: (Beklenilen Peygamber işte budur.
Zira alametlerin hepsi bunda mevcuddur.)
Böyle konuşmaları duyunca Ümmü Eymen,
Hazret-i Âmine’ye söyledi bunu hemen.
Bir zarar gelmesinden korkarak o Servere,
Mekke’ye dönmek için, çıktı o da sefere.
Lakin Ebva denilen yere gelince, birden,
Amine validemiz hastalandı aniden.
Kendinden geçiyordu hastalığı artarak.
Ve şunları söylerdi evladına bakarak:
(Ey Abdullah’ın oğlu, ey sevgili evladım!
Seni çok mübarek ve yüce kılsın Allah’ım.
Rüyada gördüklerim doğru çıkarsa eğer,
Sen, Allah tarafından olacaksın peygamber.
Seni, bu put denilen şeylerden, cenâb-ı Hak,
Koruyup, muhafaza edecektir muhakkak.)
Sonra rahatsızlığı fazlalaştı iyice.
Şu beytleri söyledi, vefat etmeden önce:
(Her yeni eskir elbet ve ölür her yaşayan.
Her çok olan tükenir, var mıdır hep genç kalan?
Ben dahi öleceğim, yalnızca farkım şudur:
Seni ben doğurdum ki, şerefim işte budur.
Geriye bıraktığım, çok hayırlı bir evlat.
Gözümü kapıyorum, yüzüm ak, içim rahat.
Benim, namım kalacak asırlarca dillerde.
Senin muhabbetinse, yaşar hep gönüllerde.)
Bu sözleri söyleyip, ardından etti vefat.
Anneden öksüz kaldı o an Fahr-i kâinat.
Mübarek cenazesi defnedildi o yerde.
Yirmi yaşında idi vefat eylediğinde.
Alıp Fahr-i âlemi oradan Ümmü Eymen,
Mekke’ye avdet için, sefere çıktı hemen.
Birkaç gün devam eden yolculuk neticesi,
Mekke’ye ulaştılar, o Serverle kendisi.
Ve Abdülmuttalib’in giderek huzuruna,
Resul-ü müctebayı teslim eyledi ona.
|