Gönül Sultanları.com >  Peygamber Efendimiz > Gençliği ve Evlenmesi > Gir onun hizmetine
Gir onun hizmetine
Hazret-i Hatice’nin, Şam’a gidecek olan,
Ticaret kervanı da, hazırlanmıştı o an.

Meysere adındaki kölesini, o bizzat,
Çağırıp, kendisine verdi şöyle talimat:

(Kervan Mekke içinde başlayınca sefere,
Devenin yularını, teslim et o Servere.

Yalnız Mekke içinde, ipi O ele alsın,
Ki, Mekke ahalisi, dedikodu yapmasın.

Lakin tam ayrılınca kervan Mekke şehrinden,
Al devenin ipini, o Serverin elinden.

Sonra şu elbiseyi, hürmetle Ona giydir.
Şu ziynetli deveye, izzetle Onu bindir.

Devenin ipini de, al sen kendi eline.
Bizzat gir tam olarak, Muhammed’in emrine.

Kendini, o Serverin hizmetkârı bil o an.
Ve sakın bir iş yapma, Ondan izin almadan.

Onu, her tehlikeden koruyabilmek için,
Canını esirgeme, budur senin ilk işin.

Fazla oyalanmadan dönün tam zamanında.
Ki, mahcup olmayalım beni Haşim katında.

Eğer dediklerimi aynen ifa edersen,
Seni azad eder ve veririm ne istersen.)

Tarihi büyük kervan, hazırlandı nihayet.
Sefere çıkmak için edecekti hareket.

O ara Mekke halkı, büyük kalabalıklar,
Halinde kadın erkek, hem de genç ve ihtiyar,

Kimi seyir, kimi de yolcu etmek üzere,
Akın akın gelerek, toplanmıştı o yere.

Resulullahın dahi bütün akrabaları,
Yani Beni Haşim’in muteber simaları,

Onu uğurlamaya gelmişlerdi o yere.
Lakin Onu görünce, boğuldular kedere.

O an Ebu Talib’in iradesi elinden,
Giderek, gözyaşları boşandı gözlerinden.

Hazret-i Atike de gördü ki o Serveri,
Giyinmiş üzerine hizmet elbiseleri.

Devenin ipini de almış nurlu eline.
Bekliyor, gitmek için yad gurbet ellerine.

O anda, dizlerinin bağı çözülüverdi.
Gözyaşları içinde, ağlayıp feryat etti.

Ve: (Ey Abdülmuttalip, ey Abdullah, uyanın!
Kalkın da, şu Serverin haline bir an bakın.)

Deyip, üzüntüsünü dile getirdiğinde,
Ağladı o Server de, göz yaşları içinde.

Buyurdu: (Unutmayın ey dostlar sakın beni!
Yad edin gurbet elde, gam elem çektiğimi.)

Bunu işitenlerin hepsi de ağlaştılar.
Gökteki melekler de, bu hale çok şaştılar.

Yeryüzünde ağlayan halk gibi onlar dahi,
Ağlayıp, şöyle niyaz ettiler: (Ya ilahi!

Bu, senin en sevdiğin, seçtiğin Muhammed’dir.
Ona, Habibim dedin ve lakin bu hâl nedir?)

Hak teâlâ buyurdu: (Ey benim meleklerim!
Evet o, Habibimdir, en çok Onu severim.

Fakat siz bilmezsiniz muhabbetin sırrını.
Asla çözemezsiniz bu işin esrarını.

Bu, öyle makamdır ki, kimse vakıf olamaz.
Öyle gizli iştir ki, kimse bir şey anlamaz.)


www.gonulsultanlari.com