Hazret-i Peygamberin mübarek kızlarından,
Hazret-i Ümmü Gülsüm ve Rukayye, o zaman,
İkisi de, sözlü ve nikahlıydı o ara.
Ve lakin düğünleri yapılmamıştı daha.
Bunlar, Ebu Leheb’in oğullarından olan,
Utbe ve Uteybe’yle nikahlılardı o an.
Henüz Tebbet suresi olmuştu yeni nazil.
Ebu Leheb kızarak, hemen buna mukabil,
Oğulları Utbe ve Uteybe’ye, o melun,
Dedi ki: (Kızlarını boşayın siz de Onun.
Boşayın ki, düşsün o bir sıkıntı içine.
İstediğiniz kızı, alırım size yine.)
Onlar da boşadılar hemen (Peki) diyerek,
Hatta alçak Uteybe, ileriye giderek,
Peygamber-i zişânın varıp hemen yanına,
Çok hakaret ederek, şöyle söyledi Ona:
(Ben, senin dininden ve senden hoşlanmıyorum.
Ve işte bu sebepten, kızını boşuyorum.
Artık ne sen beni gör, ne ben seni göreyim.
Ne sen bana gel artık, ne ben sana geleyim.)
Bununla da kalmayıp, saldırdı üzerine.
Yakasına yapışıp, çok şeyler dedi Ona.
Ve öyle sıkı tutup çekti ki gömleğinden,
O mübarek gömleği yırtıldı o yerinden.
Resulullah beddua eylediler o saat:
(Ya Rab, bir canavarı eyle buna musallat.)
Bu Uteybe alçağı, babasının yanına,
Dönüp, bu olanları anlattı o gün ona.
Ebu Leheb dinleyip, dedi ki ona fakat:
(Onun bu duasından içim hiç değil rahat.)
Bir müddet sonra ise, çağırıp bir gün onu,
Şam’a, ticaret için gönderdi bu oğlunu.
Konakladı kafile Zerka denen bir yerde.
Dolaşmaya başladı bir arslan o çevrede.
Uteybe, o arslanı görünce korktu fena.
Dedi: (Eyvah, o arslan muhakkak geldi bana.
Muhammed’in duası, her halde kabul oldu.
Arslan beni yiyecek, vah, Uteybe mahvoldu.)
Onu, gayet yüksekçe bir yere yatırdılar.
Gecenin yarısında, o arslan geldi tekrar.
Birer birer koklayıp kafiledekileri,
Ve buldu en nihayet o melun Uteybe’yi.
Üzerine sıçrayıp, karnını yardı hemen.
Çok feci parçaladı onu bir çok yerinden.
Uteybe, verir iken en son nefeslerini,
Diyordu ki: (Muhammed öldürdü elbet beni.
Size ben zaman zaman diyordum ya, Muhammed,
İnsanların, en doğru söyleyenidir elbet.)
Melun, alçak Uteybe, bunları diye diye,
Can verip yakalandı, azab-ı ebediye.
Sonra, Ebu Leheb de işitti hadiseyi.
Ki, arslan parçalamış evladı Uteybe’yi.
Dedi: (Size demiştim, Uteybe’nin hakkında.
Onun bu bedduası, çıkacak pek yakında.)
|