Mekke müşriklerinin, Resulü öldürmeye,
Ve Onun Eshabiyle asla görüşmemeye,
Dair kararlarını, Mensur adlı bir bedbaht,
Cehennemlik eliyle, kağıda yazdı, fakat,
Peygamber efendimiz, hadiseyi duydular.
Üzülüp, o meluna beddua buyurdular.
Onu yazan elleri kurudu bundan sebep.
Müşrikler bunu görüp, şaşkına döndüler hep.
Bununla gelecekken insaf ve intibaha,
Bilakis ondan sonra, azgınlaştılar daha.
Onların oturduğu o mahalleye giden,
Yollara, birer bekçi diktiler o gün hemen.
Ve tembih ettiler ki: (Biri, bu mahalleye,
Yiyecek götürürse, sokmayın içeriye!)
Oraya, dışarıdan satıcı gelse eğer,
Mani oluyorlardı hemence o bekçiler.
Derlerdi: (Malınızı satmayın burda sakın!
Daha yüksek fiyatla, onları bize satın.)
Daha fazla parayı görünce onlar hemen,
Satarlardı orada, mahalleye girmeden.
Böylece Müslümanlar yiyeceksiz kaldılar.
Bu hal, her yıl sürerdi Hac mevsimine kadar.
Geleneklere göre zira bu mevsimlerde,
Kan dökmek ve fenalık yapılmazdı Mekke’de.
Haşim oğulları da bu durumu bilerek,
O vakitler, Mekke’ye rahatlıkla girerek,
Yiyecek ihtiyacı ne ise bir senelik,
Alış veriş yaparak, ederlerdi tedarik.
Lakin bir Müslümanı, bir tüccarın yanında,
Görselerdi, müşrikler yetişerek anında,
Derlerdi: (Ey tüccarlar, bu Müslümanlara siz,
Mal satarken, fiyatı bir hayli yükseltiniz.
Öyle ki, o fiyata bir şey alamasınlar.
Size, bundan dolayı asla gelmez bir zarar.
Çünkü satılmayarak kalır ise malınız,
Daha yüksek fiyata, biz almaya hazırız.)
Onlar da, bu mallara yüksek fiyat derlerdi.
Müslümanlar alamaz, geriye dönerlerdi.
Bu hüzün yıllarında, Peygamber efendimiz,
Ve hazret-i Sıddık’la, Hatice validemiz,
Bilcümle mallarını, bu yolda harcadılar.
Yine kâfi gelmeyip, aylarca aç kaldılar.
Elde avuçta olan paralar da bitince,
Otları, yaprakları yediler binnetice.
Çocuklar, annelerden yiyecek istiyordu.
Açlıktan feryatları göğe yükseliyordu.
Onların seslerini kesmek için, anneler,
Derileri, ateşte pişirip yedirdiler.
Hatta Peygamberimiz ve Eshabı, açlıktan,
Hepsi, karınlarına taş bağladı o zaman.
Müşriklerden birisi, onlara acıyarak,
Yiyecek getirseydi, şiddetli yerdi dayak.
Velhasıl geliş gidiş yolları kesilmişti.
Müslümanlar, gayet güç bir duruma girmişti.
|