Mirac’a çıktığında Peygamber efendimiz,
Ona selam vererek, buyurdu ki Rabbimiz:
(Ey Habibim, bu gece benim misafirimsin.
Öyleyse dile benden, ne ki arzu edersin?)
Peygamber efendimiz, hiç tereddüt etmeden,
(Ümmetimi isterim) diye arz etti hemen.
Yediyüz defa sordu Resule bunu Allah.
(Ümmetimi isterim) dedi hep Resulullah.
Hak teâlâ buyurdu: (Ey Habibim, neden hep,
Israren ümmetini edersin benden talep?)
Dedi ki: (Ya ilahi, isteyen sen, veren sen.
Şimdi, bana bağışla ümmetimi tamamen.)
Hak teâlâ buyurdu: (Ey benim Peygamberim!
Ümmetinin hepsini affetmeye kadirim.
Ve lakin o takdirde, benim rahmetim ile,
Senin izz-ü şerefin, belli olmaz ayniyle.
Bir kısmını, bu gece sana bağışlayayım,
Diğer iki kısmını, mahşere bırakayım.
Kıyamette onları edersin benden talep.
Ben dahi kalanını, bağışlarım o gün hep.
Tâ ki benim rahmetim, olsun açık, aşikâr.
Senin dahi izzetin, olsun belli ve izhar.)
Peygamber efendimiz, hadis-i şerifinde,
Buyurdu: Ey Eshabım, ben Mirac gecesinde,
Allahü teâlâdan ettim ki şöyle talep:
Ümmetin hesabını, bana ısmarlasın hep.
Buyurdu: (Şöyledir ki, senin bundan muradın:
Kimse vakıf olmasın, günahına onların.
Benim ise muradım, şöyle ki bu hususta:
Sen dahi görmeyesin onlarda kusur, hata.
Onların işlediği çirkin, kötü ahvali,
Herkes gibi sen dahi bilme, olma muttali.
Sen ki, Peygamberisin onların ey Habibim!
Ben ise, ümmetinin Halıkıyım, Rabbiyim.
Onları, yeni görüp, ettin sen müşahede.
Bense nazar ederim, tâ ezelden ebede.)
Sonra da buyurdu ki: (Ey yüce Peygamberim!
Ümmetinin hepsine, şefkatim çoktur benim.
Onlarla söyleşmeyi sevmeseydim ben eğer,
Hiç hesaba çekmezdim onları yevm-i mahşer.
Muhatap eylemişim, kendime ümmetini.
Onun için hesaba çekerim herbirini.
Yakın gel ey Habibim, maksut, benim ve sensin.
Her ne ki halk eyledim, yarattım senin için.)
Sonra da buyurdu ki Resule cenâb-ı Hak:
(Aç mübarek gözünü, ayağın altına bak.)
Resulullah, eğilip aşağı baktığında,
Bir avuç toprak gördü ayağının altında.
Buyurdu: (Ey Habibim, kâinatta ne ki var,
Mübarek ayağının tozudur hepsi onlar.
Ey Sevgili Habibim, nedir ol ki diledin?
Bir avuç toprağa mı, şimdi minnet eyledin?
Bir dost eteğindeki tozu bağışlamaktan,
Ümmetini affetmek, kolaydır bana şu an.)
|