Resulullah göçünce ahiret âlemine,
İnanmadı Sahabe Resulün öldüğüne.
Ehl-i beyt ve Sahabe, başladı ağlamaya.
O günkü üzüntüyü, güç yetmez anlatmaya.
Aişe-i Sıddika ve ezvac-ı tahirat,
Ağlayınca, bir anda şaşırdı cümle Eshap.
Ve ne olduklarını hiç fark edemediler.
Hepsi, beyinlerinden vurulmuşa döndüler.
Kimi konuşamadı, aklı gitti kiminin.
O günkü üzüntüsü, sonsuzdu herbirinin.
Ali bin Ebi Talip, duyunca bunu hatta,
Hareket edemeyip, ölü oldu adeta.
Hazret-i Osman dahi konuşamadı o an.
Hazret-i Ömer’in de aklı gitti başından.
Kılıcını çekerek, dedi: (Dinleyin beni!
Keserim şu kılıçla Resul öldü diyeni.)
Eshab bu halde iken, şaşkın ve müteessir,
Yetişti Hızır gibi hazret-i Ebu Bekir.
Sevgili Peygamberin evine girdi hemen.
Örtüsünü kaldırıp, öptü aln-ı pakinden.
Ve anladı Resulün dünyadan göçtüğünü.
Ağlayıp, nur yüzüne sürdü yüz ve gözünü.
Ve gördü ki, her yeri ve mübarek cemali,
Çok latif ve parlıyor, nur saçan (Ay) misali.
Dedi ki: (Anam babam, yoluna olsun feda.
Sanki hayatın gibi, ne hoştur mematın da.)
Ve mübarek yüzünün örtüsünü örterek,
Ehl-i beyti Resulü teselli eyledi pek.
Sonra çıktı dışarı Resulün hanesinden.
Ve doğruca mescid-i Nebiye geldi hemen.
Gördü ki, Sahabenin hepsi şaşkın ve bitkin.
Kimi konuşamıyor, aklı gitmiş kiminin.
Sahabe-i kiramın geçip aralarından,
Bir sükunet içinde, minbere çıktı o an.
Ve bir hutbe okudu bütün Müslümanlara,
Herkes şaşırmış iken, yol gösterdi onlara.
Dedi: (Ey Müslümanlar, Peygamber efendimiz,
Şu an vefat etmiştir, bunu böyle biliniz.
Eğer tapıyorsanız hazret-i Muhammed’e,
O da, her fani gibi göç etti ahirete.
Eğer Hak teâlâya tapınıyor iseniz,
O, sonsuz hayattadır, hiç ölmez bilesiniz.)
Onun bu sözleriyle Eshab geldi kendine.
İnandılar Resulün vefat eylediğine.
Hazret-i Ebu Bekir, sonra da Al-i İmran
Suresinden bir âyet okuyuverdi o an.
Rabbimiz buyurdu ki, mealen bu ayette:
(Allah’ın Resulüdür habibim Muhammed de.
Yine Ondan önce de, çok Resuller gelmiştir.
O dahi onlar gibi, elbette ölecektir.)
|