Enes bin Malik der ki, Eshabdan Ebu Talha,
Ziyarete gelmişti bir gün Resulullaha.
Görünce o Serverin sevinçli olduğunu,
(Sebebi nedir?) diye, Resulden sordu bunu.
Cevaben buyurdu ki: (Nasıl sevinmeyeyim.
Biraz önce Cebrail yanıma geldi benim.
Dedi: Kim sana her gün, okursa bir salevat,
Allah da, on salevat gönderir ona bizzat.
Yine o Müslümanın, siler on günahını.
Ve on ecir vererek, arttırır sevabını.)
Allah, Musa Nebiye buyurmuştur ki hem de:
(Salevat söyle her gün, Habibim Muhammed’e.
Beni İsraile de söyle ki, Ona eğer,
İman etmezler ise, Cehenneme girerler.)
Musa Nebi sordu ki: (Ya ilahi, Muhammed,
Kim ola ki, zatına yakındır böyle gayet?)
Buyurdu ki: (Ya Musa, O olmasaydı eğer,
Olmazdı gece gündüz, olmazdı yer ve gökler.
Cennet ile Cehennem ve bilcümle mahlukat,
Hep Onun hürmetine var oldu bu kâinat.)
Musa aleyhisselam dedi ki: (Ya ilahi!
Onun nübüvvetini tasdik ettim ben dahi.)
Süfyan-ı Sevri der ki: Beytullahta ben bir zat,
Gördüm ki, o Servere okurdu çok salevat.
Ben, bunun hikmetini sorunca o kimseye,
Dedi ki: (Ben babamla çıkmıştım bu sefere.
Ve lakin yolda babam, vefat etti aniden.
Ölür ölmez, yüzü de simsiyah oldu birden.
Ben buna çok üzülüp, uyumuşum o saat.
Rüyamda, yanımıza geldi bir mübarek zat.
Ve sürünce elini, pederimin yüzüne,
O siyahlık kaybolup, nur geldi üzerine.
Ben o zata sordum ki tutarak eteğinden:
(Sen kimsin ki, kurtardın babamı bu halinden?)
Buyurdu: (Bilmiyorsan, kendimi tanıtayım.
Ben, senin Peygamberin Muhammed Mustafa’yım.
Senin baban, günahkâr bir kimse idi, fakat,
Getirirdi ömründe bana çokça salevat.
Onların hürmetine imdada geldim hemen.
Ve kurtardım onu bu, düştüğü kötü halden.)
Ben dahi o esnada, o rüyadan uyandım.
Ve hemence babamın yüzünü açıp baktım.
Gördüm ki, o siyahlık kaybolmuş hakikaten.
Nurlanmış, güzelleşmiş, sevinip kalktım hemen.
Böylece o Resule salevat okumanın,
Öğrendim faydasını yaşayarak bi-hakkın.
O günden itibaren, elimden geldiğince,
Salevat okuyorum Resule gündüz gece.)
|