Sultan Mahmud-u Gaznevi, ordusuyla Harkan yakınlarından geçerken, bir adamını Ebül Hasan-ı Harkani hazretlerine gönderip, yanına gelmesini rica etti.
Ancak büyük Veli özür beyan edip;
- Gelemem! buyurdu.
Gelip durumu bildirdiler sultana.
- Öyleyse biz gidelim, dedi.
Ancak hoÅŸuna gitmemiÅŸti bu hâl.
Onun için gururla gelip selam verdi.
Büyük Veli, oturduÄŸu yerden aldı selamını.
Kalkmadı ayağa.
Bu hâl de hoÅŸuna gitmedi Sultanın.
Onu gören, iman ederdi
Konuşmaya başladılar.
Ulu hakan;
- Hocanız Bayezid-i Bistami nasıl bir kimse idi? diye sordu.
Cevaben;
- O, öyle bir Veliydi ki, Onu gören, mutlaka imanla ÅŸereflenirdi, buyurdu.
Beğenmedi bu cevabı.
- Nasıl olur? KureyÅŸ kâfirleri Resulullahı “aleyhisselam” yüzlerce defa gördüler de yine iman etmediler. Sen ise Bayezid'i bir defa gören, imanla ÅŸereflenir diyorsun.
Buyurdu ki:
- Onlar Resulullahı “aleyhisselam”, Peygamber olarak deÄŸil, Abdullah’ın yetimi olarak gördüler. O gözle baktılar. Onun için imana kavuÅŸamadılar. EÄŸer Sıddîk-ı ekber “radıyallahü anh” gibi bakıp Resulullah olarak görselerdi, onlar da imanla ÅŸereflenirlerdi.
Önce gururla gelmiÅŸtin
Sultan çok beÄŸendi bu cevabı.
Gururunu atıp, tevazuya büründü.
İzin alıp çıkarken, büyük Veli ayaÄŸa kalktı.
Ve ayakta uğurladı kendisini.
Sultan sordu:
- Efendim, geldiğimde ayağa kalkmadınız. Şimdiyse ayakta uğurluyorsunuz, hikmeti nedir acaba?
Buyurdu ki:
- Az evvel, gururla gelmiÅŸtin. Onun için kalkmadım. Åžimdiyse tevazuya büründün. Tevazu edeni Hak teâlâ yüceltir.
|