Ali bin Åžihab hazretleri “rahmetullahi aleyh”, ilmiyle amil olan, büyük bir Evliyadır.
Seyyiddir ayrıca.
Yani evlad-ı Resuldür.
Haramdan çok sakınır, kati helal deÄŸilse, o ÅŸeyi yemezdi.
DeÄŸirmene gitse, evvelce öÄŸütülen buÄŸdayın unlarını süpürür, O unlar, kendi ununa karışmıştır diye bir kısmını dağıtırdı.
Yüz kadar talebesi vardı.
Ama dergahtaki hizmetleri kendisi yapardı bizzat.
Gece, biraz uyuyup sonra kalkar, abdest alıp, biraz nafile kılardı.
Sonra abdest için lazım olan suları taşıyıp havuzları doldurur, sonra, yolcular için olan sebilleri doldururdu.
Hayvanları da unutmaz, su içme yerlerini dolaşıp, bitmiÅŸ olanları doldururdu.
Hiç dinlenmeyecek misin?
Temizlenecek yerleri temizlerdi.
Sabah vaktine kadar çalışır, sonra dama çıkıp ezan okurdu.
Namazı kıldırıp talebeyi okuturdu.
Bu okutmak akÅŸama kadar sürerdi.
Yatsıdan sonra biraz dinlenir, gece, aynı işleri yapardı yine.
Hanımı bazen;
- Efendi, sen hiç dinlenmeyecek misin? diye sorardı.
Cevabında;
- Hayır, dünyaya dinlenmek için gelmedim, buyururdu.
Müflis kime denir?
Bu zat, bir gün de ÅŸunu anlattı sevdiklerine:
Sevgili Peygamberimiz “aleyhisselam”, bir gün;
- “Müflis kime denir, biliyor musunuz?” diye sordu eshabına.
- Allah ve Resulü daha iyi bilir, dediler.
Bunun üzerine;
- “Müflis ÅŸu kimsedir ki, ahirete çok sevaplarla gelir. Fakat kiminin kalbini kırmış, kiminin gıybetini yapmıştır. Sevapları, o hak sahiplerine dağıtılır” buyurdu.
Ve ÅŸöyle bitirdiler:
- “Sevapları bitince, öbürlerinin günahları buna yükletilip Cehenneme atılır”.
|