Ebu Osman MaÄŸribi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, büyüklerin yoluna girmeden önce, zengindi.
Avlanmaya meraklıydı ayrıca.
Kendisine alışmış bir köpeÄŸiyle ava çıkardı çoÄŸu zaman.
Ve her akÅŸam süt içmek, âdetiydi.
Bir akÅŸam avdan gelip sütünü içecekti.
Ancak süt sıcaktı.
Soğumasını beklerken uyuyakaldı.
O arada bir yılan gelip girdi kabın içine.
Ve akıttı zehirini süte.
Ama köpeÄŸi görmüÅŸtü bu olanı.
Uyanıp, sütü içmek için kabı eline alınca, köpeÄŸi saldırıp izin vermedi içmesine.
Tekrar teÅŸebbüs etti. KöpeÄŸi tekrar saldırdı üzerine.
Hiçbir mânâ veremedi.
EÄŸilip içti sütten biraz
Üçüncü defa uzanınca, köpek yine saldırdı ve bu defa eÄŸilip diliyle içti sütten biraz.
Az sonra başladı kıvranmaya.
Ve zehirin tesiriyle kıvranıp öldü hayvancağız.
Ebu Osman hazretleri baktığında, kabın dibinde bir yılanın kıvrılmış yattığını gördü.
Mesele anlaşılmıştı.
Üzüldü, çok aÄŸladı.
Ve kalbinde bazı değişiklikler oldu.
Bu hadiseden, ibret çıkardı kendisine.
Ve yaramaz iÅŸlerine son verdi o gün.
Yıllarım gafletle geçmiÅŸ
Kendi kendine;
“Åžu köpek, bir hayvan iken benim için feda etti kendisini. Halbuki benim de bir Sahibim var. Ama benim Ona karşı, ÅŸu köpek kadar sadakatim yok” diye düÅŸündü.
Ayrıca;
“Heyhaat! Bunca yıllarım gafletle geçmiÅŸ. Åžu köpek uyandırdı beni gafletten” dedi.
Halisen tövbe etti.
Yirmi sene durmadan çalışıp büyük bir âlim oldu.
Ve kırk yıl imamlık yaptı Harem-i şerifte.
|