Abdülvehhab-ı Åžarani hazretlerine;
- İyi insan nasıl olur efendim? diye sordular bir gün.
Cevabında;
- İyi insan, gece gün, kendini hesaba çeker ki, ahirette Cehenneme girmesin, buyurdu.
Ve ekledi:
- O, dünya düÅŸüncesini, kalbinden çıkarıp atar. Cehennem ateÅŸinden kurtulmaya çare arar.
Bir gün de sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, uzun emeli çıkarın gönlünüzden. Zira ecel çok yakınımızdadır. Kimseyi kötü bilmeyin. Su-i zan etmeyin kimseye.
Neden çok günahtır?
Dinleyenler;
- Su-i zan çok mu günahtır efendim? diye sordular.
Åžöyle anlattı:
- Bir Müslüman, çok nafile ibadetler yapsa ve bunlardan kazandığı sevapları terazinin bir gözüne koysalar, öbür kefesine de bir tek su-i zan günahı konsa, günah kefesi ağır gelir.
- Hikmeti ne efendim?
- Çünkü bu, kul hakkıdır ve vebali çok büyüktür. Helallık alınmaz da ahirete kalırsa, çaresi bulunmaz.
En büyük sermaye
Bir gün de sevdiklerine;
- Mümin için en büyük sermaye, günah iÅŸlememektir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Zira ÅŸimdi kabirdekiler, iÅŸledikleri günahlar için büyük piÅŸmanlık içindeler. Ama faydası yok.
- Neden efendim? dediler.
- Çünkü ömür bitti. Geri dönüÅŸ yok. Yani imtihan bitti. Dünyada iken piÅŸman olsalardı iÅŸe yarardı belki.
Sordular:
- PiÅŸmanlık tövbe midir efendim?
- Evet. Günahına tövbe eden, hiç günah iÅŸlememiÅŸ gibidir.
|