Ebül Abbas-ı Mürsi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” huzuruna, kibirli bir kiÅŸi geldi bir gün.
BildiÄŸi ilimlerden bahsetti.
Onsekiz din ilminde ihtisası olduÄŸunu söyledi.
Gerçekten de ilmi vardı.
Ama tevazudan mahrumdu.
EdindiÄŸi ilimle öÄŸünüyordu ki, bu, gerçek âlimlere yakışmayan bir haldi.
Ebül Abbas-ı Mürsi hazretleri, tevazu içinde dinledi onu.
Kibirli adam sözünü bitirip;
- İşte böyle, dedi bu zata tepeden bakarak. Sen de bir ÅŸeyler öÄŸrenebildin mi bari?
Ebül Abbas hazretleri, onun kibrinden rahatsız olmuÅŸtu.
Ey bilgiler, çıkın gidin!
Onun yüzüne bakarak;
- Ey bunun gururuna sebep olan bilgiler! Çıkıp gidin bunun hafızasından. Silinin tamamen! buyurdu.
O anda bütün bildikleri silindi hafızasından.
Unuttu hepsini.
Cahil ve gafil oldu.
Kendi adını bile unutmuştu.
Sokaklarda boş boş dolaşıyordu artık.
Ancak büyük Veli acıdı yine kendisine.
Dua etti.
Bilgiler tekrar girdi hafızasına.
Ama iyi bir ders olmuÅŸtu bu ona.
Zira kibri ve gururu gitmiÅŸ, tevazuya bürünmüÅŸtü.
YumuÅŸak olursan, gelirler
Bir gün de sinirli bir delikanlı bu zata gelip dert yandı:
- Efendim, insanlar yanıma pek gelmiyorlar. Sebep ne olabilir acaba?
- YumuÅŸak olursan gelirler, buyurdu.
Ve ekledi:
- İnsanların, yanına rahat gelmemesi, senin için bir tehlikedir ayrıca.
- Tehlike mi efendim?
- Evet. Bir kişinin yanına rahat gidilemiyorsa, onun son nefesinden korkulur. Allah korusun.
|