Ebu Muhammed el Baltaci hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün dergahın tamiriyle uÄŸraşıyordu.
O ara bir haber ulaştı kendisine.
Åžöyle ki;
O yerin valisi dergahın arsasını gasbedip kendi evine katmış.
Yakında dergahı yıktırıp, kendisine büyük bir ev yaptıracakmış.
Bu habere, üzüldü mübarek zat.
Celallendi aynı zamanda.
Bir heybet kapladı kendisini.
Çabuk valiyi azlet!
Çamurlu elini ileriye uzatıp;
- Ey hükümdar! Çabuk bu valiyi azl et! diye seslendi.
O sırada hükümdar tahtında oturuyordu.
O anda, çamurlu bir el gördü önünde.
Ve bu Allah dostunun sesini iÅŸitti.
Tanıdı sesi.
Büyük bir endiÅŸeye kapıldı gayri ihtiyari.
Hemen vezirini çağırıp;
- Derhal söyleyin o valiye! Onu azl ettim. Affı için gidip yalvarsın o zata!
Adamlar, valiyi yakaladılar.
Apar topar bu büyük Veli’nin huzuruna vardılar.
Vali özür diledi.
O da affetti merhametinden.
DüÅŸmanına iyilik et
Bir gün de sevdiÄŸi bir gence;
- DüÅŸmanına iyilik et, hatta ona hediye ver, buyurdu.
Delikanlı şaşırdı:
- DüÅŸmanıma mı hediye vereyim efendim?
- Evet oÄŸlum. En büyük düÅŸmanına, en kıymetli hediyeyi ver.
- Neden ki efendim?
- Böyle yapmak mürüvvettir oÄŸlum. Sen rahat edersin.
- Mürüvvet nedir hocam?
- Mürüvvet, kırıldığına iyilik etmek, sevmediÄŸine ihsanda bulunmak ve sıkıldığın insana güler yüz göstermektir.
|