Ebül Hasen-i Åžazili hazretleri “rahmetullahi aleyh”, her sene Beytullaha gider ve haccı ifa ederdi.
Son defa gittiÄŸinde, yanlarına kazma kürek, ayrıca kova ve kâfur da almalarını emretti talebeye.
Gençler merak edip;
- Bunları niçin alıyoruz? diye sorduklarında;
- Yolda anlarsınız, buyurdu.
Ve çıktılar yola.
Bir müddet sonra bir yerde mola verdiler.
Ebül Hasen hazretleri, biraz dinlenip sonra talebeleriyle birlikte namaza kalktılar.
Onlara namazı kıldırdı.
Sonra uzun uzun dua etti.
Dua bitince de seccadesi üzerinde başını önüne eÄŸip tefekküre daldı.
Gençler, Onun kalkmasını bekliyorlardı.
Ancak uzun müddet kalkmadı mübarek zat.
Talebeler merakla yanına vardıklarında vefat etmiÅŸ olduÄŸunu gördüler.
OturduÄŸu yerde ruhunu teslim etmiÅŸti.
O zaman anladılar
Talebeler o zaman anladılar yanlarına kazma kürek almalarının hikmetini.
O kazma kürekle mezarını kazdılar.
O kova ile su taşıyıp yıkadılar.
O kâfurdan da cenazesine koyup defnettiler.
O yerin suları tuzlu olduÄŸu için pek nebat bitmezdi o bölgede.
Ancak bu Velinin defniyle, tuzlu sular tatlı oldu artık.
Ekinler yetiÅŸti.
Çok mümbit bir yer oldu.
KöÅŸk verilecek
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Mertlik nedir efendim? diye sordular bu zata.
Cevaben;
- Mertlik, suçu kendinde bilmektir, buyurdu.
- Haklı olsak da mı efendim?
- Evet. Peygamberimiz “aleyhisselam”; “Haklı olduÄŸu halde, münakaÅŸa etmeyip sen haklısın diyene, Cennette köÅŸk verilecektir. Kefili de benim” buyuruyor.
|